Sadece bugün değil; dün, bugün ve gelecekte her daim dünyanın gözü-kulağı ülkemizin üzerindedir. Türkiye, ne zaman ayaklarının üzerinde durup doğrulmaya kalksa; bilinemeyen ve anlaşılamayan bir yerlerden başına çorap örüldüğü, hep bildiğimiz hikâyedir. Bunun için de, önceden hazinenin doldurulmuş olması lazım; böylece iktidara gelecekler rahat hareket edebilirler! Böylesine şanssız ve netameli bir coğrafyaya sahibiz! Şanssızlığımız bu kadarla kalsa iyi; zira, ne vakit içeride barışa yönelik adımlar atılsa; bu kez içerideki karanlık odaklar derhal harekete geçer ve ortalık yeniden toz duman olur! İçeride ve dışarıda, düşmanı böylesine bol olan ülke, dünya üzerinde az olsa gerektir. Bütün bu olumsuzluklara bir de, siyasi istikrarsızlığı eklerseniz; yandı gülüm keten helva! Bundan dolayıdır ki, en ziyade muhtaç olduğumuz şey istikrardır. Milletimiz iki gün sonra sandık başına gidiyor. Milletimizin vereceği karar ülkemizin geleceği açısından hayati öneme haiz; zira, iki dönemdir tek başına iktidarda bulunan bir siyasi parti gerçek demokrasiye yelken açtı! Demokrasi tarihimize baktığımızda; bu ülkede taş üstüne taş konulmuşsa yine tek başına iktidarlar yönetimlerinde konulmuş. Koalisyonlar ve maalesef sadece bize has askerî yönetimler dönemlerinde ise; değil yerinde saymak, onlarca yıl geriye gittik. Başbakan Tayyip Erdoğan gittiği her ilde onlarca eseri hizmete açıyor. Fakat, şehir ve beldelerimiz seneler senesi öylesine ihmal edilmiş ve unutulmuşluğa terk edilmiş ki; bugün eserlerle donatsanız bile bir türlü doymuyor, hizmete doyamıyor. Bırakınız memleketimizin ücra köşelerini, başkentimiz Ankara bile köy görünümündeydi. Ankara'nın ilçe ve köyleri ise, maalesef önceki çağları yaşıyordu. İlkellik, yoksulluk ve perişanlık kol geziyordu. Her vilayetimiz gibi başkentimiz Ankara da AK Parti iktidarıyla hizmetle tanıştı. İki gün sonraki seçimde milletimizin vereceği karar; istikrar adına öylesine mühim ki, bütün bu hizmetlere tamam mı, devam mı denilecek...