Cihan Devleti'mizin son evrelerini yaşadığı geçen asrın başından beri; birileri; uğursuz ve gayr-i meşru iktidarlarını sürdürmek için, devamlı suretle istikrara kastetti. Kendi uğursuz elleriyle oluşturdukları kaotik ortamları bahane ederek; bu aziz milleti hep olağan dışı (ihtilal-sıkıyönetim-olağanüstü hal) kanunlarla idare ettiler. İttihat Terakki'den 1950 yılına gelinceye kadarki tek parti yönetimleri elinde milletimiz, jandarma dipçiğinin gölgesinde yaşadı. 1950'den sonraki; yalnızca adı demokrasi olan dönemlerde de, bu aziz millete, askerî vesayet rejimi reva görüldü. Daha açık ifadesiyle: Davul, devamlı suretle milletin seçtiklerinin boynunda, tokmak ise hep askerlerin elinde oldu... Mahut zihniyet, milleti sürü, milletin seçtiklerini; vekil-bakan ve hatta başbakan da olsa; kendi hiyerarşik yapıları içinde en çok 'asteğmen' olarak görüp değerlendirdiler. Yani, sivilsen; ne olursan ol, onlara göre başıbozuksun! Başıbozuklara devlet-millet idaresi verilemeyeceğinden; tokmağı hep elde hazır tuttular. 70'li yılların sonuna kadar; gelip çatan her kış mevsiminde 'komünizm' kapımızı çalabilirdi! Komünizm yıkılıp yer ile yeksan olunca da; yeni düşmanlar (irtica ve bölücülük) devreye sokuldu! Birincisi ile 80 ihtilalini, diğerleri ile de 28 Şubat 'post modern' darbesini yaptılar. Önce; kaotik ortamın tüm şartlarını oluşturarak istikrarı yok ediyorlar; istikrar vaadi ile de darbe yapıyorlar! Tıpkı 'cahiliye devri' putperestleri gibi; önce, hamurdan putlar yapıp tapınıyorlar; acıkınca da onları afiyetle yiyorlar! Yaptıklarının, bataklığa adım atmak ve her adım attıkça daha da batacaklarını bir türlü hesap edemediler! İstikrar diye getirdiklerinin 'serap' olduğunu, kaç kez görmelerine rağmen; inatla ve ısrarla bu eylemlerini sürdürdüler. İstikrarsızlığın olduğu yerde ise, 'güven' sırra kadem basar. Her ihtilal, toplumu en az yirmi sene geri götürür. Dikkat edin; İstikrar ve güven ortamını yakaladığımız AK Parti hükümetleri döneminde yapılanlar, bütün bir cumhuriyet dönemi ile, katlamalı olarak kıyaslanıyor! Devlete ve millete bu denli yazık edenlerden hesap sorulmasın mı?