Kâbus bitti...

A -
A +

Çok şükür kâbus bitti... Henüz herşey bütünüyle düzelmiş; ortalık sütliman olmuş değil elbet. Ancak, milletin hayattan bezginliği ve istikbale yılgın, bezgin ve umutsuz bakışları geçti. Milletin sağduyusunun eseri olan; bir partinin tek başına iktidarıyla sağlanan siyasi istikrar sonucu, toplum kaotik ortamdan süratle çıktı. Millet kendine geldi. Mesut Yılmaz'lı ve Bülent Ecevit'li koalisyon yıllarını hatırlayın: Çalışanı ve çalışamayanı için hayat tam bir işkence değil miydi? Evlerde bile; tek odayı aydınlatıp tek odayı ısıtma durumuyla karşı karşıya değil miydik? Elektrik, su, doğalgaz, telefon, petrol zamları otomatiğe bağlanmıştı. Her ay artan yalnızca bu faturalar bile hayatı zehir etmeye yetiyordu. İş yoktu; piyasada para dönmüyor, esnaf siftahsız kepenk kapatıyordu. Güven temin edilince... Her şeyin başı siyasi istikrar; yani; içeride ve dışarıda güveni temin edecek güçlü bir iktidarın iş başında olması... AK Parti'nin tek başına iktidarıyla; bakınız, 1 senedir elektriğe zam yapılmadı. Su ve doğalgaz ucuzlatıldı. Çiftçiye; 1 Ocak itibariyle de denizcilere ucuz mazot temin edildi. Her kesimden millet, yüksek faiz yüklerinin altında ezilmişti. Köylünün mahsulü para etmiyor; aldığı krediyi ödeyemeyen gariban köylü kodesi boyluyordu. İster beğenin ister beğenmeyin ama; bu hükümet, 1 senelik iktidarında köklü icraatlar yaptı. Kısmen vergi affıyla beraber; muhtelif kesimlerin devlete olan borçlarını yeniden yapılandırdı. Çiftçiden esnafa, sanayiciden tüccara hemen her kesimin; ödenemeyecek borçlarını sildi. Ödenebilecek kısımlarını da taksitlendirerek vadeye yaydı. Bu şekilde hem millet nefes aldı ve hem de devlet, gelirlerinden olmadı. Eski sistem veya önceki iktidar devam etseydi; olacakları ben size söyliyeyim: Devlet, alacaklarını tahsil edemeyeceği gibi; on binlerce borçlu insanını da hapishanelere doldurmak zorunda kalacaktı! Bu kadar insanı barındırabilecek boş hapishane bulması da mümkün değildi. Geriye tek birşey kalıyordu: Ülkenin etrafını dikenli telle çevirmek!.. Nasıl olsa içerisi, bir baştan öbür başa açık cezaevini andırıyordu! Fabrikaların bile sökülüp komşu ülkelere taşındığı; paranın ve insanların sırra kadem bastığı bir ülke, açık hapishane değil de nedir? Millete saygının gereği... İşte; AK Parti iktidarı böyle bir Türkiye devraldı. Devraldığı "enkaz" tablosunu çok iyi görüp değerlendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da; alışılmış siyasetçiler gibi davranıp, popülist politikalar üretmedi, gökteki yıldızları vadetmedi. Gayet temkinli davranarak; uygulanmakta olan ekonomik programı sıkı sıkıya takip etti. Kıt kanaat geçinmekte olan milletin parasına sahip çıktı. Milletin parasına sahip çıkmak, gerçekte millete saygının gereğidir. AK Parti iktidarı, "hortumculuğu" keserek; milletin yanında olduğunu gösterdi. Böylelikle 2004 senesine daha büyük ümitlerle ve beklentilerle girdik. 2003 yılı ihracatı, 48 milyar dolar olarak gerçekleşti ki, bu bir rekordur; hem de bütün bir Cumhuriyet tarihinin rekoru. Bunun yanında elbette ithalat da arttı ama, geçen senelerde olduğu gibi; ithalat, ziyadesiyle tüketim kalemlerinde olmadı. Daha çok "girdi" olarak üretime katıldı ve yeniden ihracata kazandırıldı. 2003'ün en önemli ve istikrarlı ekonomik göstergesi ise, enflasyonun düşmesi ile birlikte büyümenin sağlanabilmiş olmasıdır. Son çeyrek asırda en iyi olduğumuz Özal'lı senelerde bile, büyüme ancak yüksek enflasyonla temin edilebiliyordu. Enflasyon, hedeflenenin de altında gerçekleşti. Hedeflenen yüzde 25'ti; gerçekleşen ise yüzde 18'dir. Aralık 2003, son 28 senenin en düşük enflasyonu olarak gerçekleşti. Bunun yanında; 4 olarak hedeflenen büyüme (GSMH) de yüzde 5'in üzerindedir. Yine, yüzde 39.5 olarak öngörülen faizler, yüzde 26'lara kadar inmiş durumdadır. Bütün bunlar, ekonomideki fevkalade gelişmelerdir. 2003, toparlanma yılı oldu 2003 derlenme, toparlanma yılı oldu. Dirliğimize ve düzenimize birşey olmadığı taktirde 2004 senesi daha iyi olacaktır. Makro ekonomideki bütün bu güzel göstergeler, elbette ki milletin tümüne aynı şekilde yansımamıştır. Mesela; işsizliğe yansımamış ve istihdam meselesi problem olmaya devam etmektedir. 2004 senesinde, AK Parti iktidarının önündeki en önemli mesele işsizliktir. 10 milyon işsizi ile utanılacak bir manzara arzeden ve bu kara listenin ilk dördünde yer alan Türkiye, bu görüntüden süratle kurtarılmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.