Millet idaresine talip olan siyasi partilerimizi, adları ve sanları ne olursa olsun iki ana başlık altında mütalaa etmek mümkün. Bunlardan birincisi, millete tepeden bakan, milleti horlayan, milletin değer yargılarını asla onunla paylaşmayan, tabir caizse fildişi kulelerde yaşayan siyasi partiler ve onların temsilcileridir. Milletimiz bunlardan yeterince çekti. Aynı ana fikir etrafında, sağda ve solda çeşitli partileri iktidara getirdi. Bu siyasetçi tipleri seçimlerde bile halkın arasına girmezler. Dolayısıyla halkın dünyası ile bunların dünyası taban tabana zıttır. Halkın dünyasını, onun ne çektiklerini bilmeyen siyasi kadrolar, halkın bu dertlerine nasıl deva bulabileceklerdir? Zaten onların da böyle bir kaygıları olmadığından, halkımız kahır çeke çeke, dertleri birike birike bu günlere gelmedik mi? SSK hastanesine gitmemiş Bu zihniyete göre siyasetçi ulaşılamayan insandır! Bu köhne zihniyeti ayaklar altına alan, tamamen insana endeksli AK Parti'dir ki, milletimizin hizmetine talip olmuş; onun talep ve beklentileri doğrultusunda siyasetini belirlemiştir. AK Parti iktidarını milletimiz 4,5 sene denedi. İlk defa bu dönemde kendi dertlerine parmak basıldığını, onlara çareler üretildiğini gördü. Anayasamızda sosyal devlet ilkesi var ama sadece kağıtta vardı. Milletimizin sağlığı bile kimsenin umurunda değildi. SSK gibi, BAĞ-KUR gibi sosyal güvenliğe tabi vatandaşlarımız bile, gerekli muayeneleri olamıyor, tedavisini yaptıramıyor ve ilaçlarını rahatlıkla alamıyordu. Sosyal güvenlikten yoksun olanlardan bahsetmeye gerek var mı; onlar da hepimizin hatırlayacağı üzere hastanelerimizde "rehin" kalıyorlardı. Eğitim, sağlıktan farklı mı idi? Ömründe bir kere olsun SSK hastanesine gitmemiş oradaki kuyruk sıkıntısını görmemiş bir kişiye böyle bir sıkıntının varlığını anlatmak da ayrı bir derttir. Bu dertleri toplum olarak, onca seneler boyu, yöneticilerimize (iktidara getirdiğimiz siyasi kadrolara) anlatamamışız ki, hiçbirisi dertlerimize deva olmadılar. Sadece sağlıkta mı? Eğitim, sağlıktan farklı mı idi? Her sene ders yılı başında ana-babalar olarak kitap çilesi çekerdik. Parası olan da rezil olurdu! Zira, kitaplar zamanında basılmaz; farklı okulların farklı kitapları okutmaları yüzünden bunların dağıtımı sağlıklı bir şekilde yapılamazdı. Okullar açılır, aradan bir-iki ay geçer; dersler hayli ilerlemesine rağmen birçok öğrencinin önüne hâlâ ders kitapları olmazdı. İlk defa bu dertleri bilen, bu çilenin içinden gelen bir siyasi iktidar, buna hal çaresi aradı ve buldu. Birkaç seneden beri, okullar açılır açılmaz çocuklarımız kitaplarını sıralarının üzerinde bulmaktadırlar Hem de ücretsiz!.. Milletimiz kadirşinastır İşte, insan odaklı siyaset insana hizmetle belli olur. Milletimiz kadirşinastır. Kendisine yapılan hizmetleri unutmaz. Geçen akşam, içişleri eski bakanımız Abdülkadir Aksu Bey'le sohbet ediyorduk. Başbakan Tayyip Erdoğan'la birlikte Hakkari'ye (Yüksekova'ya) gidişlerini anlattı. Başbakan önüne gelen okula dalmış; müdür ve öğretmenler telaşa kapılmışlar. Başbakan kendilerine bilişim (bilgisayar) odalarının olup olmadığını sorar. Var, cevabını alınca hep birlikte bilişim odasını gezerler. Hakkari'nin Yüksekova'sındaki ilköğretim okulunda bir bilişim sınıfı ve her masanın üzerinde bir bilgisayar! Eğitim, kaliteli eğitim ve üstelik yurdumuzun en ücra köşelerine kadar yaygın... Gelin de teşekkür etmeyin bakalım!