Kamu alanı...

A -
A +

Hemen her yaş grubundaki insanımız; neden geri kaldık sualine cevap ararken sayısız bahane bulur ve bunları sıralar. Boşuna zahmet çekiyorlar... Savaşı kaybeden komutana bunun sebebi sorulduğunda; "Tam otuzsekiz sebep var" deyip bunları sıralamaya başlayınca: "1-Barut yoktu" dediğinde sözü kesilir. Ve, kendisine "yeter; başka sebep sıralamanıza gerek yoktur. Barutun yokluğu yeter sebeptir zira!.." denilir... Bizim geri kalışımızın sebepleri üzerinde uzun uzun düşünmeye, derin tahliller yapmaya gerek var mı? Her günkü halimize baksınlar; neleri konuşup tartıştığımızı görsünler; derhal hükümlerini verirler... Bilgi çağının aşıldığı bu zamanda dünya nereye gidiyor; biz nelerin münakaşası ile meşgulüz? İnanın, deliler bile bu denli bir "meşguliyetle tedaviye" tabi tutulmazlar! Bakınız delinin biri kuyuya bir taş atıyor; ondan sonra kırk akıllı o taşı oradan çıkarmak için uğraşıyor. Tarifi yapılmamış; ne idüğü belirsiz uydurukça bir kelimeyi dillerine doluyorlar ve onun üzerinde akılları sıra fırtınalar estiriyorlar. Neymiş şu "kamusal alan" denilen herze? Herhalde kamu alanı demek istiyorlar. İnsan, şöyle başını kaldırır ve medeni âleme doğru bir nazar eder. Yüzümüz Batıya dönük de!.. Demokrasi nasıl başladı, nereye gidiyor? Bugün nasıl algılanıp tatbik ediliyor. Yeni demokrasi tarifinde hemen her şey ferdin hak ve hürriyetleri üzerine bina edilirken ve bunun en güzel örnekleri Batı demokrasilerinde yer alırken, biz; hem adına demokrasi deyip ve hem de yüzümüzü Batı'ya döndürdüğümüzü iddia edip; "kamusal alan" teraneleri ile ferdin hak ve hürriyetlerini kısıtlamaya gidersek olur mu? "Ben yaptım oldu; hem de bal gibi oldu!.." mantıksızlığı ile bugüne kadar geldik. Ama artık, bu işin bundan sonra böyle gitmeyeceğini, gidemeyeceğini neden görüp anlayamıyoruz. Demokrasilerde ferdin hak ve hürriyetleri onların şereflerini belirler. Türkiye'mizde kafaları örümcekleşmiş, statükonun mümessili birtakım kişiler; halkı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın işaret ettiği gibi, tornadan çıkmışçasına bir mamul olarak görmektedirler! Bunlara göre, doğru bir; o da kendi anlayışları doğrultusunda olursa!.. Herkes onların doğru dediğine inanmak ve uymak zorunda! Ellerinden gelse; Mao'nun Çin'inde olduğu gibi, herkese tek tip "deli gömleği" giydirip gezdirecekler! Demokrasi; zenginlik ve çeşitliliktir... Hoşgörü ve tahammül sistemidir. Demokrasinin temel değerleri... Demokrasilerde fikir ve ifade hürriyeti, teşebbüs hürriyeti, hukukun üstünlüğü, inanç ve vicdan hürriyeti en temel değerlerdir. Bu ve benzeri değerleri "kamusal alan" gibi belirsiz laflarla zedelemeye ve kısıtlamaya kalkışırsanız dünyayı kendinize güldürürsünüz! Yine Başbakan Erdoğan'ın vurguladığı gibi: "... 'Kamusal alan', farklı bireylerin, farklı toplumsal kesimlerin, farklı fikirlerin medeni ve demokratik biçimde bir arada bulunmalarına ve yarışmalarına imkân veren bir alandır. 'Kamusal alan', özgürlük ve hakların hayata geçirildiği, yaşandığı alandır; özgürlüklerin yok edildiği bir alan değildir. Yani, insanların birlikte birbirleriyle etkileşerek yaşadığı, her türlü farklılığın kendine hayat bulduğu bir alandır..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.