Önceleri, hukukçu bir Cumhurbaşkanımız oldu diye epeyce sevinmiştik! Toplum olarak bu sevincimizin kısa bir zaman sonra boşa gittiğini farkettik! Meğerse; devlet adamlığı kumaşlığı bambaşka bir şeymiş! Önceki Cumhurbaşkanımız sayın Süleyman Demirel hukukçu değildi; mühendisti. Ancak; onu siyasi yasaklı bulunduğu dönemde, Taksim Toplantıları'nın birinde konuşmacı olarak dinlemiştim ki, benim gibi bütün dinleyenlere tabir caizse bir hukuk ziyafeti vermişti! Sosyal demokratların çoğunluğunu teşkil ettiği bu topluluk, senelerce muarızı oldukları Demirel'i dakikalarca ayakta alkışlamışlardı. Bu durumdan son derece duygulanan Demirel; 'hukukçu değilim ama, görüyorsunuz ki, zamanın şartları mühendisleri de hukukçu olmaya zorluyor!' demişti. Kanun devleti ile hukuk devletinin farkı; birinde kanunların diğerinde ise insanların ve toplumun mutlu olmasıdır! Yani, kanun devletindeki insanlar, kanunları memnun etmek için yaşarlar! Hukuk devletinde ise, kanunlar insanların ve toplumun memnuniyeti için vardır! AK Parti, 3 Kasım seçimlerine girerken Anayasa Mahkemesi'nde kapatılma davası görülmekteydi! Açılan davada; Genel Başkan Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlığına tedbir konulması ve partinin kapatılması isteniyordu. Tayyip Erdoğan ayrıca; YSK'nın hakkında aldığı kararla seçimlere giremiyordu! Bütün bunları bilen millet, 3 Kasım'da sandık başına gitti ve AK Parti'yi tek başına iktidara getirdi. Milli iradenin ne demek istediğini iyi okuyan iktidar ve muhalefet partileri, Meclis'te el ele vererek Tayyip Erdoğan'a milletvekilliği yolunu açacak değişiklikleri yaptı. Cumhurbaşkanı, bunları 'kişiye özel' gerekçesiyle; tekrar görüşülmesi için iade etti. Meclis, bir değişiklik yapmayıp aynen oyladığı takdirde, eğer; 367 ve üzerinde bir oyla kabul görürse Köşk'e gidecek; Köşk, ikinci sefer aynen gelen bu değişiklikleri onaylamak zorunda! Ancak; referanduma sunabilir! Değişiklikler, 330-367 arası bir oyla kabul gördüğünde de referanduma gidilecek. Halbuki, daha üzerinden 2 ay geçmemiş bulunan 3 Kasım seçimleri referandum değil de ne idi? Neden bu seçimler olduğu gibi okunmak istenmiyor? Milli iradeye neden saygı duyulmuyor? Sonucu şimdiden belli bir referandumla bu milletin zamanını heder etmenin kime ne yararı var?! ABD ve AB ülke Başkan ve Başbakanlarının 'Başbakan' olarak gördüğü Tayyip Erdoğan'ın bu demokratik hakkını geciktirmekte kimin, kimlerin menfaati var?! Ülkenin ve ülke insanının kaybettikleri ise, büyük bir ayıp olarak ortada!