Kapıda bekletilmek

Başbakan Erdoğan, AB kapısında uzun süre bekletilmemizden şikayetçi; bu hali dillendirip başka paktlara da girmekten söz edince; ülkenin eksenini kaydırıyor diye eleştirildi. Türkiye olarak AB standartlarını yakalayabilmek için yargı paketleri ile boğuşurken; ev ödevimizi yapamamanın eksikliği bir yana; AB ülkeleri de Türkiye karşısında sütten çıkmış ak kaşık değiller. Son AK Parti iktidarına kadar ülkemizde demokrasi çıtasını yukarıya çekemememizin sebebi olarak; artan terör olayları gösterilirdi. Terörü himaye edip, besleyip destekleyen ve üzerimize salan ülkeler de AB ülkeleri olduğuna göre; kapıda bekletilişimizin gerekçesi ve sebebi belli olmuyor mu?! İlk defa bu iktidarla birlikte hem demokrasi çıtası yukarı çekiliyor ve hem de terörle mücadelede taviz verilmeden devam ediliyor. Ve; şimdiye kadar hiçbir askeri ya da sivil iktidarın cesaret edemediği; terörü bitirmek adına; çözüm için, yalnızca elini değil bütün gövdesini taşın altına koyuyor. Nihayet, seneler senesi sürdürülen; 'tavşana kaç, tazıya tut!' oyununu bozmaya azmeden ve bunu kararlılıkla ve üstelik iktidarını kaybetme pahasına sürdüren siyasi kadrolara sahip olabildik. Malum; Avrupa, bize 'ne olmamız ve ne de ölmemiz' açısından bakar. Ne zaman hamle üstüne hamle yapmaya girişirsek, başımıza mutlaka bir gaile açar ve bizi onunla meşgul ederler. Zaten, terör de bu iş için biçilmiş bir kaftandı. Başbakan Tayyip Erdoğan, bir yandan AB'nin bu oyununu bozarken, diğer yandan da restini çekerek; terörü destekleyen AB ülkelerinin akıllarını başlarına devşirmelerini istemektedir. Bugün bize ise, yarın size diyerek; aba altından sopa göstermeden de edemiyor! Dünü kadar tüm bu hakikatleri AB'nin yüzüne haykıramıyorduk. Haykırsak bile, sesimizi duyuramazdık. On yıllık AK Parti iktidarı ile derlenip toparlanan ve değil IMF'ten para dilenen; IMF'e borç verecek konuma gelen güçlü Türkiye'nin sesini duymayacak ülke kalmadı. Belli ki AB, Türkiye'yi kapısında yarım asırdan fazla tutmakla mazinin intikamını alıyor! Zira asırlar boyu kendi kralları, Osmanlı'nın eşiğine baş koymakla yarışır ve bununla övünürlerdi! Geçen asrın başlarında hep birlikte Osmanlıya çullanıp sesini kısmışlardı. Öyle kısmışlardı ki, o sesin bir daha hiç çıkmayacağını, çıkamayacağını hesap etmişlerdi. Geçen bir asır boyunca da; 'köpeksiz buldukları köyde değneksiz dolaşmışlardı!' Nihayet, bugün anlaşıldı ki; Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bir 'one minute!' de Avrupa'nın yüzüne karşı haykırması gerekiyor!