Karınca "aşk" tuzağında...

A -
A +

"Karl R. Popper'in dediği gibi, bizim şanssızlığımız, zekâmızın etik bilincimiz ve birikimimizden daha hızlı gelişmesi.. Atom ve hidrojen bombalarını yapan biz değil miyiz? Bunları keşfeden zekâya sahip olan insanlar, ne yazık ki, bu bombaların insanları öldürmesine engel olacak etik olgunluğa erişememiş... ... Teknolojinin gelişmediği devirlerde de insanlar birbirlerini öldürüyorlardı, ama bu kadar, ince, bu kadar insafsız tekniklerle değil... Hem de insanlığı yok edecek kadar... Şu anda Kremlin ve Beyaz Saray koltuklarında oturan iki insanın, iki dudağı arasından çıkacak iki çift söz, iki dakikada insan soyunun yarısını, üçüncü ve dördüncü dakikalarda da öbür yarısını kurutur ve yok edebilir... ...Aslında çağımızın teknolojisi yalnız öldürmesini değil, hak ve insanlık uğruna ölmesini de öğreten bir teknoloji olmalı değil miydi?.. Ama, temelinde inanç ve sevgi olmayan bir bilim anlayışından çıka çıka insan öldürücü bir teknoloji çıkmışsa, kimin ne demeye hakkı var ki... Bu teknoloji, bir toplu katil makinası haline gelmişse, durup düşünmek lazım.." Manifesto niteliğinde bir eser Bu satırlar sevgili Ömer Öztürkmen Ağabey'in "Karıncalardan Özür Dilerim" kitabından. Bu eser; bir ömür boyu beyni zonklayan Sevgili Ömer Öztürkmen Ağabeyin "Gözyaşı Medeniyeti", "Bilimden Damlalar", "Geleceğin Eşiğinde" ve "Zihniyet İnkılabı" kitaplarından sonra çıkan en son kitabı.. Adeta kemal döneminin mükemmeliyet numunesi... Eser, bir manifesto niteliğinde olup; Türk medeniyetini ve Türk insanını dünü ve bugünü ile irdeleyip sorguluyor. Batılılaşma, belki de, Batılılaştırma uğruna, sahte bilime kurban edilen nesillerin hazin öyküsünün muhasebesi olan bu eseri, elinize aldığınız gibi soluksuz okuyacak ve siz de aynı ıstırabı çeken merhum Üstad misali: Başı boş ve avare nesiller... "Mezarda kan terliyor babamın iskeleti!.. Ne yaptık ne yaptılar mukaddes emaneti?." diye haykırmaktan kendinizi alamayacaksınız! Pozitivizmin "nasıl"ına teslim; "niçin"den bihaber yetiştirilen nesiller ve bunların meydana getirdiği "tek dişi kalmış canavar bir medeniyet!" Kendini ve çevresini yemeğe, yedikçe doymamağa amade; başı boş ve avare nesiller... Maddesi; tek yanlı bilimin bütün keşif ve buluşlarıyla alabildiğince oburlaştırılan; manası inkâr ve iptalle yok edilen sevgisiz, egoist, yalnız yaşayan ve kör nefsinden başka herşeyden nefret eden tatminsiz insan yığınları... Ömer Öztürkmen Ağabey "Karıncalardan Özür Diliyorum" eserinde öze dönüşe ve Hakk'a erişe vurgu yaparak; tebliğini ikazdan öte adeta ihtar ediyor. Ve tıpkı merhum Üstad Necip Fazıl gibi; "Durun Kalabalıklar! Bu cadde çıkmaz sokak!.." diyor. Yine kitaba dönüp, Sevgili Ömer Öztürkmen Ağabeyi tebrikle onun karıncalarından, ibret alıp biz de özür dileyebilelim! Bu tepeyi sen kaldıramazsın ki.. "Bir gün, Hz. Süleyman, o kuvvet ve haşmetiyle yürürken bir yandan bir alay karınca geçti. Karıncalardan hepsi, tazim etmek üzere huzuruna vardılar. Bir an içinde binlerce, hatta daha da fazla karınca huzura vardı. Bir karınca, hemencecik huzura gelmedi. Yuvasının önünde bir toprak tepesi vardı. O karınca, o tepeyi düzeltmek için yel gibi toprak zerrelerini birer birer taşımaktaydı. Hz. Süleyman bu karıncayı yanına çağırarak dedi ki: Ey karınca, görüyorum ki güçsüz ve kuvvetsizsin. Nuh'un (Aleyhisselam) ömrüyle Eyyüb'ün (Aleyhisselam) sabrına sahip olsan yine bu tepeyi kaldırmaya kudret bulamaszın, yine işin başa çıkmaz. Bu iş, senin gibisinin koluyla, kuvvetiyle yapılamaz. Bu tepeyi sen kaldıramazsın ki.. Karınca, dile geldi de padişahım dedi, bu yolda ancak himmetle yürünebilir. Sen benim yaradılışıma filan bakma. Himmetimdeki yüceliğe bak. Benden ayrı bir karınca var, göremiyorum onu. Fakat, beni aşk tuzağına çekti. Bana dedi ki: Sen şu toprak tepeyi buradan atar, bu tepeyi dümdüz yol yaparsan ben de senin yolundan bu ayrılık kayasını kaldırır, o zaman seninle düşer kalkarım. Şimdicek ben de bu işe bel bağladım. Bu toprağı taşımaktan başka işim gücüm yok.. Bu toprağı kaldırır, dümdüz bir hale getirirsem vuslatını elde edebileceğim. Bu hususta çalışıp çabalarken ölürsem, hiç olmazsa yalan yere davaya girişmiş sayılmam ya.. (Feridüddin Attar) (Kitabı temin edebileceğiniz adres: BORSAŞ Arslan Sk. Çamlar Apt. No: 15/2 Yeşilköy /İstanbul) Tel: 0 212 663 92 33

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.