Kavga yorgunu bir ülke..

A -
A +

Türk insanının talihine bakınız ki, neredeyse 100 yıldır kavga ediyor! İçeride ve dışarıda sürekli savaşıyor, kavga ediyor. Bütün bu kavgalardan sonra gelinen milenyum çağına da ister istemez bitap ve yorgun girmiş olduk. Geçen yüzyıl içerisinde hangi nesle bakarsanız, farklı bir ıstırap, kan ve gözyaşı ile karşılaşırsınız! Bu durum, ülkemizin iç ve dış tehditlere ne denli açık olduğunun yanı sıra; beyhude yere toplumu gerip çıkarılacak kavgalardan medet ve hatta hayat bulan şer odaklarının da eksik olmadığının tipik bir göstergesidir! Kendi içinde birbirleriyle, dışarıda başkalarıyla sürekli kavga halinde olan bir toplum, hiçbir zaman çağını; çağının gereklerini yaşayamaz. O toplumun işi gücü, asayişi teminle uğraşmaktır. Güvenliğin tesis edilmediği yerde de, üretimden, kalkınmadan, refah ve mutluluktan bahsetmek safdillik olsa gerektir. Toplumu cambaza baktırıp malı götüren bir avuç sergerde; dün olduğu gibi, bugün de bu kötü alışkanlıklarını sürdürmek gayretindedir. Bunun için de, kullandıkları en güçlü manivela; mahut medya, yani bir kısım gazete ve radyo ve televizyonlardır. Kendilerini kavga aracı olmaktan bir türlü kurtaramamış mahut medyayı zabt-u rapt altına alacak kanuni düzenleme de; aynı medyanın ufuneti yüzünden gerçekleştirilememektedir! Gizli açık, her türlü iktidar; mahut medyadan çekinmiş ve ona bir türlü haddini bildirememiştir! Bunun başlıca sebebi de; aynı mahut medyayı zamanı gelince kendilerinin de kullanmak istemeleridir! Bütün değerlerin havada uçuştuğu böyle bir toplumda; Nasreddin Hoca'nın dediği gibi; parayı veren düdüğü çalmıştır, el-an da çalmaya devam etmektedir! Biteviye kavgalardan yorgun ve bitap düşen toplumda, yeni arayışların ve beklentilerin olamayacağı aşikardır. Böyle bir toplum, her şeyden önce dünyaya kapalıdır. Dünyadaki gelişmelerden; yeni üretim araçlarından, teknolojiden habersizdir. Böyle bir toplumda; teknolojinin en mükemmel ürünleri de kullanılsa; bütün bunlar, üretime dönük olmayacağından, birer sömürülme aracı olmaktan öte bir mana ifade etmeyecektir! Nitekim; bindiğimiz son model arabalar, kullandığımız son model ve en yaygın CSM telefonlar, dışarıya bağımlılığın göstergesi değil midir? Bunları elbette kullanmayalım demiyoruz ama; içmeye ayranı bulunmayan bir toplumda en mütevazı evin; karı-koca, çoluk çocuk bütün fertlerinin elinde birer cep telefonu olması, üretmeden tüketmenin trajikomik hali değil midir? Kavgayı hayat düsturu olarak benimsemiş toplumlarda, sağlıklı düşünebilmenin, sağlıklı karar verebilmenin imkanı yoktur! Böylesi toplumların yarınları belirsizdir! Zira onlar, günlük yaşarlar ve günü kurtarmanın derdindedirler. Günü kurtaralım derken, yarınlarını tükettiklerinin farkında bile değillerdir! Kendimize gelip, salim düşünebilmek ve istikbale dönük sağlıklı kararlar alabilmemiz için, evvel emirde bu kavga halinden kurtulmamız gerekir. Kavgayı körüklemek isteyenlerin bu alışkanlıklarını bırakacaklarını sanmıyoruz; beklemiyoruz da! Tek istediğimiz; akl-ı selimin galip gelip; kavgaya tutuşturulmak istenen karşı tarafın bu oyuna gelmemesi ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, işlerine bakmasıdır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.