Kayıp yıllar

A -
A +

946 senesinde ayağımıza gelen demokrasiyi, CHP'nin ceberutluğu yüzünden teptik. Bir sonraki, yani 50 senesindeki seçimlerde ise, Milli Şef'in CHP'sinin karşısında, söz gelimi Lenin ve partisi seçime girseydi; tıpkı Menderes'in DP'si gibi hemen her yerde tulum çıkarıp tek başına iktidara gelirdi! Millet CHP'nin baskı ve dayatmalarından o kadar bıkmıştı ki, rakibi kim olursa olsun, ilk demokratik seçimde, tek başına ve ezici bir üstünlükle iktidarı yakalayacaktı. Nitekim, DP'liler aslen CHP'li olmalarına rağmen, oradan ayrılıp, karşısında yer almaları bile seçilmelerine yetti. 950'den 2002 senesine kadar, yarım asrı geçen uzunca bir süredir, demokrasiyle yaşıyoruz. Geçen bu 52 senenin, yalnızca 21 senesinde istikrarı yakalayabilmişiz. Menderes'in 10 senesi (950-960) Demirel'in 5 senesi (965-970), Özal'ın 6 senesi (983-989), yılları; Türkiye'nin tek başına iktidarla istikrarı yakalayıp hamle yaptığı dönemlerdir. 52 senenin 31 senesi maalesef Türkiye'nin kayıp dönemleridir. Özal'dan sonraki dönemi, (989-2002), bir hatırlayın! Hele, ANAP iktidarından sonraki, son 12 seneyi hatırladıkça, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır. Türkiye'nin geleneksel siyasi yelpazesi, yüzde 70 sağ ve yüzde 30 sol oylar şeklinde tezahür eden bir yapıya sahiptir. Bu yapıyla solun Türkiye'de iktidar olabilmesi imkansızdı. Ama, birileri; özellikle Türkiye'de toplum mühendisliğini elinde bulunduran ve milleti istedikleri şekilde yönlendireceğine inanan, kendilerine göre etkli çevreler, solun iktidarı için çırpınıyorlardı. Bu çırpınışları netice vermedi değil; ancak, patlattıkları kabak kendi başlarına da patladı sağ ve sol siyaset paramparça edildi. Bu gidişle Türkiye'nin uzun yıllar, tek başına iktidar, dolayısı ile istikrarı yakalayabilmesi çok zordur. Hafızalarınızı biraz zorlayın ve Türkiye'nin Özal sonrası dönemini sinema şeridi gibi gözlerinizin önüne getirin! Ekonominin yüzde 60'ını yönlendiren kamu sektöründe, yatırım ve istihdam adına taş üstüne konulduğunu gören ve hatırlayanınız var mı?! Siyaset, dışarıdan kendisine yapılan bunca müdahaleye seyirci kalmış ve herbir siyasi parti, gücü nispetinde; seçim ve siyasi partiler kanununu kendisine yontmuş; netice itibariyle, Anayasanın amir hükmü, temsilde adalet, yönetimde istikrar görmezlikten gelinmiştir. Öyle ki, ne temsilde adalet ve ne de yönetimde istikrar temin edilebilmiştir. Parçalanmış siyasetin haline bakın ki, iktidarda bulunan, parlamentonun en büyük partisi, yüzde 20 ile övünür olmuştur. Temsildeki adaletsizliğin boyutuna bakın ki, milletin yüzde 80'inin reddettiği parti, fütursuzca iktidara talep olabilmektedir. Siyasetçi, bunun da çaresini bulmuş ve "koalisyonlara alışmalıyız" diyerek pişkinliğini sergilemiştir. Son üç senelik yasama döneminde, onca Anayasa değişikliği yapılmasına ve onlarca kanun çıkarılmış olmasına rağmen, bizzat siyaseti derleyip toparlayacak ve Anayasa'nın amir hükmünü yerine getirecek, seçim ve siyasi partiler kanunlarının kılına bile dokunulmamıştır. Bütün siyasetçiler çok iyi biliyorlar ki, bu günkü parçalı siyasetle, bu kanunlarla yapılacak bir seçim, işi daha da çığırından çıkaracaktır. O zaman da; daha bir pişkinlikle, 5'li 6'lı partilerden meydana gelen koalisyonlara alışmalıyız mı diyecekler? İçlerinde en tecrübeli siyasetçi olan Süleyman Demirel, suçu milletle buluyor ve "pırasa doğrar gibi oy verirseniz olacağı budur ve neticesine katlanırsınız!" diyor. Siyasetçi 50'ye yakın partiyle ve yamalı bohçayı andıran mevcut kanunlarla milletin önüne gelirse, millet ne yapabilecektir? Önce, sen kendin pırasa olma; ondan sonra da millet doğrarsa kabahati onda ara! Bu milletin önüne adam gibi ve adam gibi kanunlarla gelirlerse; millet ne yapacağını bilir. Nitekim aynı millet, Süleyman Demirel'i 1965'te yüzde 52 oyla tek başına iktidara taşımıştı. Demek ki suç millette değil, milletin beynini allak bullak eden siyasetçide!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.