Bilindiği üzere; üçlü koalisyon hükümeti, ekonomiyi duvara toslatıp üst üste krizlere sebep olunca; işin altından kalkamayacaklarını anladılar ve gerekli tedbirleri alıp ekonomiyi düze çıkarsın diye, ABD'de Dünya Bankası'nda üst düzey görev yapmakta olan Kemal Derviş'i getirdiler. Kimileri ona, ithal adam ve dışarısının adamı gibi yaftalar yapıştırdı. Hâlâ aynı kanaatte olan insanlar var. Yani, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların ve pek tabii bu kuruluşları yönlendiren ABD'nin adamı olarak değerlendirdiler! Kemal Derviş'i geçen süre içinde icraatlarıyla tanıdık. Ciddi bir adam ve işinin ehli. Onun yerine kim olsa, bu ağır ve ağırlığı nispetinde çetin ve netameli işi kabul etmezdi! Bu ciddiyette etmezdi; nitekim, Kemal Derviş'ten önce de aynı gaye ile insanlar getirtilmiş; çelik çomak oynayıp gitmişlerdi. Kimse elini taşın altına koymamış; ekonomiyi düze çıkaracak radikal kararlar almamıştı. Görünüşte, Kemal Derviş'in sırtında da yumurta küfesi yoktu; yani, siyasi bir sorumluluğu yoktu. O da, kendinden önce getirtilenler gibi caka satıp gidebilirdi. Kemal Derviş öyle yapmadı; işe temelinden başladı. Malum; Türkiye'mizde ekonomiyle siyaset iç içe girmiş bir vaziyettedir. Dolayısıyla, bu iş hiç de kolay olmamıştır. Üstelik Kemal Derviş, tek parti ile de değil; her birisi ayrı telden çalan üç ayrı partiye rağmen bu köklü reformları gerçekleştirmiştir. İş, elbette bitmemiştir ama, Kemal Derviş'in yapmayı başardığı hususlar, işin temeli ve olmazsa olmazlarıdır. Bu karmaşık yapı içinde onun yaptıkları, gerçekten kolay değil. Düşünün; Türkiye'mizde devlet hâlâ yüzde 65 oranında ekonomiyi yönlendiriyor! Başka bir ifade ile, Çin ve Küba'dan sonra, dünyanın üçüncü komünist ekonomisini piyasaya açıyor ve ona liberal bir yapı kazandırıyorsunuz! Bu husus, öyle her babayiğidin kolayca altından kalkabileceği bir iş değildir. Şimdi iş, etkili siyasi iradeye kaldı. Kemal Derviş'in aradığı da odur. O, her birisi ayrı telden çalsa da, mevcut siyasi yapının ekonominin dinamiklerine müdahalesinin önünü kesmiştir. Bundan sonra yapılacak iş, devleti tamamen ekonomiden çekmek yani bütünüyle piyasa ekonomisine geçiştir. Kemal Derviş, bunun DSP ve MHP gibi devletçi partilerle olmayacağını çok iyi biliyor! Ondan dolayı da, geldiği bu günkü nokta itibariyle yeni bir açılım arıyor! Aradığı siyasete kendisinin de gireceğini söylüyor. Bülent Ecevit'siz bir DSP'de Kemal Dervviş'e zor siyaset yaptırırlar! CHP ona daha yakın! Zaten, tükenen DSP'nin alternatifi CHP gözüküyor! Kemal Derviş, sürpriz yapıp merkez sağdaki bir partiye de girebilir! Hatta böyle bir partide daha rahat iş yapar. O, 4-5 hafta diyor ama, bakarsınız ondan önce de yerini belli edebilir! Bilgisayarımızın ekranındaki yazımıza son rötuşları yaparken Ankara'dan üst üste istifa haberleri geldi. Önce Hüsamettin Özkan, ardından Kültür Bakanı İstemihan Talay, Devlet Bakanı Hasan Gemici ve Devlet Bakanı Recep Önal hem bakanlıktan hem de partilerinden istifa ettiler. DSP'deki parçalanma hızla devam edecek, istifa kervanına milletvekilleri de katılacaktır. MHP lideri Devlet Bahçeli işte bu durumu önceden gördü ve erken seçimi dillendirdi.