Kemal Derviş her ne kadar; ben siyasette acemiyim, bu işi bilmem diyorsa da, önümüzdeki dönemde Türk siyasetinin belirleyicisi olacağına kesin gözüyle bakılıyor! Derviş'in hükümet içindeki ve dışarıdaki ağırlığı ortada. 550 parlamenterin, başbakan ve bakanların yapamadığını o, hükümet içindeki teknisyen sıfatıyla tek başına yapabildi! Yaptıklarım; daha doğrusu yaptırdıklarım yapacaklarımın teminatıdır teziyle, siyasi arenada yerini aldığında, kim ne diyebilecektir?! Bu gücünün farkında olan Derviş, siyasete bir girecek, pir girecek! Derviş, her şeyden önce bir hesap adamı. Türkiye'deki siyasi dağınıklığı ve paramparça bölünmüşlüğü görüyor. Onun derdi, mevcut sistem içinde, mümkün olduğunca birleşmeyi, bütünleşmeyi temin ederek seçimlere girmek ve başa güreşmek! Derviş kendisini, siyasi yelpazenin solunda gösteriyor, ancak uygulamaları bütünüyle liberal! Bundan dolayı da; Türkiye'deki siyasetini 'sosyal-liberal sentez' üzerine bina edeceğine açıklamıştı! Öncelikli hedefi, solu bütünleştirmek; bunu fiili manada başaramazsa bile, bu partilerin ittifaklarını temin edip, seçimlere o şekilde girmek! Seçim ittifakı olduğu takdirde, Kemal Derviş'in YTP'de yahut CHP'de olması pek fark etmeyecek! Derviş'in asıl hedefi, yüzde 50'lere varan kararsız oylardır! Bu tür oylar, milleti canından bezdiren yönetimlerde (bugün olduğu gibi) tepki oylarına dönüşür! Bu oyların nereye, ne miktar gideceği belli değildir! Derviş, bu oyları kendi oluşumlarına katabilmenin hesaplarını yapıyor! 80 sonrası Özal, sağ oyları bütünleştirerek güçlü olarak iktidara gelebilmişti. Derviş, aynı yöntemi solda deneyecek! Tabiatıyla işi kolay değil. Zira, Özal'ın döneminde üç siyasi parti vardı ve Özal'ın hitap ettiği kesim, toplumun yüzde 70'lik bölümüydü. Yani, merkez ve merkezin sağındaki oyları hedeflemişti. Bu durumu çok iyi bilen Derviş, mümkün olduğunca merkeze açılım yapacak! Mevcut seçim sistemi, birçok partiyi barajın altında tutacak; bunun yanında kıl payı da olsa barajı bir iki puan aşabilen partiler, güçlü bir şekilde parlamentoda yer alabileceklerdir! Yapılan kamuoyu yoklamalarında bir-iki parti ancak barajı aşabiliyor! (YTP'siz anketler) Onun için, 2002 Kasım seçimlerine partiler, çeşitli ittifaklar kurarak gireceklerdir! Dolayısıyla; en akıllı ittifakı oluşturan partiler, seçimlerden en kârlı çıkabilecektir. Artık, az olsun benim olsun diyen; kapris kumkuması liderlerin devri sona eriyor! Eskiler, bunu gerçekleştiremeden siyaset sahnesinden çekildi veya en geç önümüzdeki seçimlerde çekilmeye mecbur edilecek! Ama, görünen o ki, sistem, yenileri de eskileri aratacak tarzda bencil yapıyor! İstikbal, parti içi demokrasiyi temin edebilen ve gücü, milletten dolaylı değil, doğrudan alabilen partilerin olacaktır! Bunun ilk işaretlerini yeni oluşumlar veriyor; darısı eskilerin başına! (Yarın, sağdaki yeni oluşum AKP'yi irdeleyeceğiz.)