Dünya üzerinde eşi, benzeri olmayan bir toplumuz! Son iki asırdır; adeta üzerimizden silindir geçirildi. Asırlar boyu sahip olduğumuz değerler inkar ve iptal edilerek öz benliğimizden çıkarılmakta ve yapay; ne olduğu belirsiz bir hale getirilmek istenmekteyiz! Tembelliğimiz; daha da önemlisi inançlarımızla taban tabana zıt bir yaşantının sonucu içine düştüğümüz fakirlik ve geri kalmışlığımıza gerekçe olarak dinimiz gösterilmiş ve ondan uzaklaşırsak ilericiliğe, modernliğe, kalkınmışlığa ve refaha ulaşacağımız iddia edilmişti. Tanzimat'la başlatılan, İttihat ve Terakki ile derinlemesine sürdürülen ve Cumhuriyet'le doruğa çıkartılan inançsızlık seli; samyeli esmişcesine memleketin dört bir yanını kasıp kavurdu. Artık ne şekilde yetiştirilirse yetiştirilsin; tüm nesiller kavruktu! Anasına, babasına, evine, sokağına, mahallesine, köyüne kasabasına, şehrine, ülkesine ve asırlar boyu sahip olduğu tüm maddi ve manevi değerlerine yabancı ve hatta düşman nesiller türetildi! Bu nesillerin yegane alamet-i farikaları aşağılık kompleksleridir. Sırtı açık, karnı aç, çoğunun ayağı çarıklı 90 bin askerini; zemherirde Allahü ekber dağlarına sürerek, düşmana tek kurşun atmadan soğuktan kırdıran zihniyet, bu hezimeti ve yok olmayı halkına şan ve şeref olarak sunuyor ve bu aşağılık halin mümessilleri kahraman kumandan edaları ile şehirlerde afra tafra satabiliyor. Bundan daha elimi ve vahimi olarak; bu nadanlar güruhu, gelecek kuşaklara 'hürriyet kahramanları' olarak tanıttırılıp ezberlettirildi. Yalan-dolan, hile-desise ve enva-ı çeşit aldatmalarla yazılan tarihlerle yoğrulan talihsiz nesiller! Hasbelkader bir kısım doğruyu veya doğruları öğrense bile; okulunu bitirebilmek için ve toplumda dışlanmadan yaşayabilmek için yalan söylemek zorunda kalan ve hiçbir zaman kendisi olamayan bahtsız nesiller! Bir toplum düşününüz ki, her bir ferdi; hayatının her anında (evde, mektepte, camide, kışlada, mahkemede, sokakta, dairede vb.) maskeli olmak zorunda! Yalan ve sahteler; sahtekarlıklar üzerine kurulu bir dünya üzerinde tepinen ve hemen her birisi diğerinin maddesi ve manasına musallat acaip insan tipleri.. Ruh ve dimağlarını olabildiğince köreltip, kör nefislerinin gemi azıya aldığı; yedikçe yediği ve asla doymadığı, çaldıkça çaldığı ve asla yetinmediği ve daha! daha! diyerek insanlıktan büsbütün çıktığı müsvedde yığınları.. Bu günlerde ise, kendimiz olunmadan muhatap alınmak istiyoruz; ne tuhaf! Sen kendin olmazsan, olamazsan; kimden saygınlık ve muhataplık bekleyebilirsin?! Kabahati başkalarına aramak yerine; önce kendimiz olmak zorundayız. Biz neyiz; kimiz ve neye memuruz? Yalan ve yanlış üzerine kurulu eğitimlerle ve eğitimsizlikle bu hallere geldik; kurtuluşumuz ise, yalnızca eğitimle ama, doğru, dürüst ve bizi biz yapan değerlere sahiplik eden gerçek bir eğitimle olabilecektir.