Kim ne derse desin, hangi yorumu yaparsa yapsın; AK Parti iktidarı devrim niteliğindeki kararlara imza atarak, yoluna devam ediyor. Ekonomideki makro dengeler düzeltilmeden, mikro dengelerin düzelmesini beklemek ham hayalden ibarettir. Bu güne kadar, böyle yapılmışsa; bunların neticesini gördük. Hepsi popülist yaklaşımlar olup, tam tabiriyle ifade ediyorum; gözbağcılıktan ibaretti. Milletimiz, bütün bu; oy avcılığına dönük yaklaşımların serap olduğunu gördü! ? İkinci sınıf vatandaş Gelip geçen hiçbir iktidarın el atamadığı, el atmayı hayal bile edemediği köklü değişikliklere, bu iktidar el atıyor; onca engellemelere rağmen netice de alıyor. Bunlardan en önemlilerinden biri sağlık alanında yapılmıştır. Daha da yapılmaya devam edilmektedir. Şimdi söyliyebilir misiniz, hangi iktidar, SKK'lıları devlet ve hatta özel hastanelerden istifade ettirebilmeyi düşünebilmişti. SSK'lı olmak suç 1 idi? 30-35 sene, şerefiyle namusuyla çalışıp devletine tıkır tıkır primlerini yatıran SKK'lıya neden insan gibi davranılmıyordu? Neden horlanıp ikinci sınıf vatandaş muamelesine tabi tutuluyorlardı? Gelip geçen bunca iktidar SKK hastanelerindeki yığılmaları ve onca kepazeliği görmüyor muydu? Elbette görüyorlardı ama; neticede onlar işçi sınıfı idi; onlara insanî muameleye gerek yoktu! Üstelik bu partilerden sol tandanslı yani işçinin ve emeğin yanında olduğunu iddia edip, işçi oylarını sömürenler, devr-i iktidarlarında en ziyade işçi düşmanlığı yapmaktaydılar. İşte; görünen köy kılavuz istemez; "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!..." Milletimiz bütün siyasi partileri deneyerek; millete mi yoksa kendilerine ve yandaşlarına mı hizmet uğruna iktidar olduklarını gördü. Tayyip Erdoğan, milletin içinden çıkmış, milletin dertleriyle hem hal olmuş bir Başbakan. SSK'lı olup, SKK'lılığı yaşadığı için bu dertleri biliyor; gecesini gündüzüne katarak da düzeltmeye çalışıyor. Gazetecinin görevi devamlı tenkit etmek değildir. Güzel gördüklerini alkışlaması da insanlık ve insaf gereğidir. Türk parasından sıfırları atmak, atabilmek, en az merhum Özal'ın Türk parasını koruma kanununu değiştirmesi kadar radikal ve o nispette zor bir işti. Bundan dolayı da, zaten bir çokları, bu durumu gerçekleştirebileceklerine ihtimal vermiyorlardı. ? Gözdağı veriyorlar Milletinden güç alan ve milletine hizmet için çırpınan iktidarların bir şeylerden çekinmelerine gerek yoktur. Milletin parasını yiyenler, çarçur edenler; yandaşlarına peşkeş çekenler korksun. Gün olur, hesapları sorulur ve burunlarından fitil fitil getirtilir! Hesabı açık olanlar, hesap vermekten niye korksun? Bakıyoruz da, birileri, AK Parti iktidarı mensuplarını Yüce Divan'la korkutmak ve atacakları adımları attırmamak için yoğun gayretin içindeler! İktidarlara, yapmakta oldukları veya yapacakları, icraatları ile alakalı olarak gözdağı vermeye yeltenmek, millete hizmet ve millet sevgisiyle ne denli telif-i kabildir? Yalnızca bu hal değerlendirildiğinde bile, millete ne gözle baktıkları belli olmuyor mu? Daha önce, basit bir iş yeri açmak için bile, maliyeden tutun belediyeye ve ilgili daireye kadar tam 39 imza gerekiyordu! Bu iktidar bu durumu yalnızca üç imzaya indirerek; müteşebbisin işini kolaylaştırdı, ona zaman kazandırdı. Açık söyleyelim 39 imza demek bir o kadar rüşvet kapısı demektir! Bürokrasinin beli kırıldıkça, belli ki, birilerinin haksız kazanç elde etmeleri önleniyor! Vatansever bürokratları tenzih ederek belirtmeliyiz ki, haramzade bir kısım bürokrat elbette direnecektir! Türkiye eksi kalkınmadan (!) artıya geçmiş ve bunu yüzde 9,5 gibi son kırk senenin rekoruna erişerek kırmıştır. Şimdi iş, makro ekonomide bu düzelmenin millete yansımasına gelmiştir. Sektörlerin, bu yüksek kalkınmaya yansımaları tablosuna baktığımızda tarım ve inşaat sektörlerinin çok düşük olduğunu görmekteyiz. İstihdamın ve piyasalardaki canlılığın önünü açacak bu eksikliğin giderilmesi acilen gerekmektedir. Hükümetin ilan ettiği bu duruma bir daha vurgu yaparak ha gayret diyoruz!.