Koalisyon hükümetinin asıl çatlağı; kendi içinden beceremeyip de, becersin diye ABD'den getirttiği ve ekonomiyi emanet ettiği Devlet Bakanı Kemal Derviş'tir! Malum; Kemal Derviş, seçilmiş yani milletvekili değil. Ama, bütün seçilmişlerden daha aktif! Herkesin ayrı telden çaldığı üçlü koalisyonda Derviş, tek başına, 4. ve en büyük ortak gibi davrandı; dediğini de yaptırdı. Kim ne derse desin, bu bakımdan son derece başarılı.. Onun bu başarılarının arkasında, IMF ve Dünya Bankası'nın desteği, yani para gücü var diyeceksiniz ama, Derviş'in Türkiye'nin meselelerine bakış açısı ve onların çözümündeki kararlılığı göz ardı edilemez. Yani, Derviş o paraları alıp çar-çur da edebilirdi! Nitekim, şimdiye kadarki bütün politikacılar bu ucuz ve popülist yolu takip etmişlerdi. Bütün bunlardan ve her zamanki konuşma ve beyanlarında, dilinin altında sakladığı ve zaman zaman fulü ipuçlarını verdiği sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla Derviş, Türkiye'de kalıcıdır. Yeditepe Üniversitesi'ndeki konferansında ve oradaki gençlerin sorularına verdiği cevaplarda da; siyasetteki görüşünü açıkça dillendirdi: 'sosyal-liberal sentez'. Bu, şu demek: Kemal Derviş, Turgut Özalvari bir siyaset takip edecek! Bir farkla ki, merhum Özal, muhafazakardı, Derviş ise, sosyal demokrat. Anlaşılan o ki, Kemal Derviş'in başına geçeceği veya kuracağı siyasi partiyi, merkeze oturtacak ve tıpkı Özal'ın yaptığı gibi meşhur 4 eğilimden oy isteyecek! Kemal Derviş'in geldiği günden beri üzerinde ısrarla durduğu ve gerçekleşmesi konusunda çırpınıp başardığı konuları iki ana başlık altında mütalaa edebiliriz. Birincisi, ekonomiyi siyasetçinin tasallutundan kurtarmak, ikincisi de kamu ya da özel sektördeki ekonomik kurum ve kuruluşları kendi imkanları ile ayakları üzerinde tutmak. Birincisini büyük ölçüde sağladı, şimdi sıra ikincisinde! Tabii, bu ikincisini başarabilmesi, sanıldığı kadar kolay değil. Bunu kendisi de söylüyor ve tam burada; siyasi nezaketinden olsa gerek, açıkça, hükümete olan güvensizliği söyleyemiyor ve; 'bundan böyle siyasi irade lazım!' diyor! İşte, onun bu 'siyasi irade lazım' sözünü bir kısım siyasetçiler, erken seçim sinyali olarak algıladı! Hatta kendi hükümetinin içinden tenkit aldı. Ne diyelim; zaten Kemal Derviş'i, yaptıklarını ve yapacaklarını anlasalardı getirmezlerdi; ona bel bağlamazlardı! Adam, erken veya zamanında seçimden ziyade başka bir şey söylüyor. Diyor ki: Biz, koalisyon hükümeti olarak, millete 'güven' vermiyoruz, veremiyoruz. Millet, bize güvenip parasını çıkarmıyor; yatırım yapmıyor! Millete 'güven' verecek güçlü bir iktidarı, siyasi iradeyi bulmamız lazım! Bunun yolu da elbette seçimdir. Erken yaparsanız, millete vakit kaybettirmemiş olursunuz! Koalisyon ortaklarının, siyaset bilmezlikle ve cahillikle suçladıkları Kemal Derviş, hamamın namusunu kurtardı, daha ne istiyorlar? Unutmayın ve bu sözümüzü bir yere not edin: Kabinenin içinde olmasına rağmen, şimdilik siyasi bir kişiliği olmayan Kemal Derviş'in taleplerine parmak kaldıran zevat, onun siyasi kişilikli taleplerine dünden teşnedir! Hele bir yarın olsun!