Milenyum çağı, umulduğu gibi çıkmadı. Oysa; Milenyum'la birlikte bütün bir insanlık savaşsız bir dünyada barış ve huzur hayalleri kuruyordu. Yevm-ül- beter'i (gelen günün gideni aratacağı) haklı çıkartırcasına; her gün dünyamız patlayan bombalarla sarsılıyor; kin ve göz yaşı sel olup akıyor. Huntington'un haberini verdiği medeniyetler çatışmasına hızla gidiyoruz. Dünyaya nizamat vermek isteyen süper güçler böyle planladı ve böyle istedi deyip geçemeyiz. Çünkü, durum onların kontrolünden de çıkıyor gibi. Kanaatimize göre ne Danimarka'daki iğrenç karikatürler, ne Irak'taki iç savaşı tetikleyen mezhep çatışmaları ve ne de dünyanın her hangi bir tarafındaki dehşet tabloları asla tesadüfi değildir. Bunların hepsi dünyanın belli merkezlerinden planlanıp idare ediliyor. Karikatürleri çizenler, bunları savunanlar ve bunların karşısında yer alanlar; olayın farkında olmayan figüranlarıdır. Bir özürle yatışabilecek meselede, adamlar özür dilememekte ısrar ediyor. Hadiseye salt sanat ve insan hakları zaviyesinden baktığını iddia eden sözde Batı kafası, müsebbibi oldukları olay ve cinayetleri görmezlikten geliyorlar. İnsanca zayiat yok diyorlar Koskoca bir İslam Alemi baştan başa yanıp tutuşsa onlara ne?! Bu yangında, onların bir çöpleri yanmayacağına göre, insanca zayiat yok diyorlar. Tıpkı Irak'ta olduğu gibi.. Orada akıtılan kan, insan kanı olarak algılansaydı dünyanın tepkisi, daha açık ifadesiyle tepkisizliği böyle mi olurdu? İnsanlık iki büyük savaş sonucunda da uslanıp akıllanmadı. Bunun sebebi; her iki savaşın galiplerinin niyetlerinin bozuk olmasıdır. Açıkçası muhataplarını insan görmemelerinden kaynaklanmaktadır. Bundan dolayıdır ki, Komünizm'in çöküşü ile birlikte onun yerine İslamiyet ve Müslümanlar hedef yapılmıştır. Bunları kışkırtmak ve birbirlerine kırdırmak çok kolaydı. Zira, bütün bu anahtarlar Batı'lıların ellerindedir. İslam Alemi'nde Sun'i hudutları çizen ve hemen her yerde çıbanbaşı olaylar bırakıp gidenler kendileridir. Zamanı gelince fitili ateşliyorlar. Dikkat edilirse; öylesine pis tuzaklar kurulmuş ki, bütün bir İslam Alemi'nde fitiller her an ateşlenmeye hazırdır. İç savaş kaçınılmaz Irak'ta iç savaş kaçınılmaz gibi görülmektedir. Sebebi, ister mezhep, ister ırk olsun bu savaş mutlaka çıkacaktır. Bunlara dayalı olarak Irak bölünmek istenirse, bunun sonucu hem Irak ve hem de bölge için felaket olur. Burada felaket tellallığı yapmıyoruz. Ama, bir felaketin işaretlerini görüyoruz. Önceki gün bir türbeye yapılan saldırı karşılığında altmışa yakın cami kundaklandı; yüz elli insan öldürüldü (Yalnızca bir günde). Bu durumun, yani mezhep çatışmasının bütün bir Orta-Doğu'ya yayıldığını düşünün, bunun sonucu nereye varır? İslam Alemi tez elden aklını başına devşirmeli ve Batı'lının kendisine biçtiği oyuna gelmemelidir.