Korkuyla ve vehimle bir yere varılamaz

A -
A +

Baba ve dedelerimizden dinledik; 1950 senesinden önce, kolunda iki pırpırı olan bir jandarma çavuşu bir ilçe ahalisine kan kustururdu. Köylü, meteliğe kurşun sıkar iken, yani beş parasız iken; kendisine altı lira yol vergisi kesilir ve bunu ödeyemeyenler ya hapis yatar, ya da yol inşaatlarında aylarca çalıştırılırdı. Karadeniz Bölgemiz malum, dik ve yamaçtır. Jandarmanın gelişi, yukarıdan rahatlıkla gözlenebilirdi. Jandarmanın geliş haberi, yıldırım hızıyla bütün hanelere ulaştırılır ve hane halkının ilk yapacağı iş, ahırdaki hayvanlarını önüne katıp dağlara götürmekti. Zira, jandarma, hayvanları görüp tespit ederse, her birisine vergi yazacaktır. Köylü ise bu verginin bir tek lirasını bile ödeyebilmekten acizdi. İnönü CHP'sinin Türkiye'sinde, her hangi bir köylünün, kendi şehrine bile gidebilmesi mesele idi. Hele Ankara gibi merkezlerde köylülerin gözükmesi bile yasaktı. Zira, onların pejmürde hallerinin yabancılar tarafından görülmemesi gerekirdi. 1950 senesinden sonra iktidara DP geldi ama; o gün bugündür, CHP dışı herhangi bir siyasi parti gerçek manada muktedir olamamıştır. İnönü, iktidarda kaldığı uzun seneler boyunca toplumu A'dan Z'ye CHP'ye endeksli şekilde dizayn etmişti. Memur CHP'liydi; çünkü, şekeri beş kuruşa yerdi. Aynı şeker ise memur olmayan halka beş lira idi. Beş kuruşu olmayan millet ise, çayı ancak kuru üzümle tatlandırabilirdi. 1950 senesinden sonra ise, aynı mihraklar topluma, bu kez korku ve vehimlerle dayatmaya kalkıştı. Hayali düşmanlar üreterek, toplumun üzerine durmadan korku salındı. Hedef, sindirilmiş bir toplumdu. Aksi halde, toplumun beklentileri, arzu ve istekleri olabilirdi. Kendilerini haklı gösterebilmek için de, on senede bir ihtilale imkan verdiler. Böylece, hem korku dağları saracak ve hem de istemedikleri oluşumlar kesintiye uğratılacaktı. Ama, unuttukları bir şey vardı. O da, yalancının mumunun ancak yatsıya kadar yanabileceği gerçeği idi. Gelişen haberleşme vasıtaları sayesinde, artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Dağ başındaki köylüye sorun; hepsinin encamını bir bir anlatacaktır. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Eskiden ise, ne çuvaldan ve ne de mızraktan kimsenin haberi yoktu. Gün ağarıyor; korku ve vehimler yerini güvene ve şeffaflığa bırakıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.