Kul hakkı... Millet hakkı!

A -
A +

Kul hakkı, malum; küfürden (imansızlıktan) sonra gelen en büyük günahlardan.. Öyle ki, affı yok! Kul hakkı konusunda, din büyüklerinin buyurdukları husus şudur: 'Bir kişi mü'min olup, bütün Peygamberlerin yaptıkları ibadetlerin hepsini yapsa, ama; üzerinde bir kuruşluk kul hakkı varsa, bunu ödemedikçe Cennet'e giremez!' Yalnızca bir kişiden ve sadece bir kuruşun akıbeti böyle olunca, ya; bu meblağ yükselir ve aldatılan kişilerin sayısı da fazla olursa, durum ne olur?!. Böyle bir hesabın altından kalkılamayacağı gün gibi aşikârdır. Anlatmaya çalıştığımız husus, yalnızca maddiyata dayalı olan kul hakkıdır. Bir de bunun manevi olanı, yani zulüm şeklinde cereyan edeni vardır ki; bu suçun tipik mümessilleri emri altında insan çalıştıran her çeşit yöneticilerdir. Şu veya bu şekilde; insanların yönetimini üstlenen ve bunu devlet ve millet çapında yapanların sorumluluğunu düşünmek bile, insanın aklını eritse yeridir! Zira, burada bir tek kul hakkından maada, topyekûn bir milletin hakkı mevzubahistir. Üstelik, sayılamayacak kadar; hem maddi ve hem de manevi haklar olarak. Demokrasi tarihimiz boyunca yapılan onca askerî darbelere dikkat ediniz: hemen hepsi, o anki iktidarların ekonomiyi iyi bir hale getirmelerinden sonra meydana gelmiştir. Geldikten sonra da har vurup harman savurmuşlardır. Tüyü bitmemiş yetim hakları olan; milletin dişinden tırnağından, binbir zahmetle ürettiklerini gasp veya talan etmenin vebalinin hesabı verilebilir mi? 28 Şubat post modern darbesinden sonra; takip eden yıllarda ülkemizin nasıl felakete sürüklendiğini görmedik mi? Gecelik faizler yedi bin'lere çıktı... Ekonomiyi kemiren rant ekonomisi ile, haksız nadanlar vurgun üstüne vurgunlar elde ettiler. Yapılan büyük devalüasyonlarla milletin sermayesi; parası-pulu, malı mülkü beş paralık edildi. Bir gece yatıp sabah kalktığımızda; hiç unutmam merhum Sakıp Sabancı: 'Holding olarak mal varlığımız yüzde elli değer kaybetti!' demişti. Bir de milletin diğer fertlerini düşünün; yapılan onca manevi işkence ve zulümlerin yanında, maddi olarak da ne denli telafisi imkansız hallere sürüklendiler. Ülke baştan başa yangın yerini andırıyordu. Müteşebbisler fabrikalarını söküp yurt dışına taşıyordu. Üniversite mezunlarımız işsizlik ve ümitsizlik yüzünden yurt dışına kaçıyordu. Kız ve erkek İmam-Hatip okulu mezunlarımız yüksek tahsilleri için başka ülkelere gitmek zorunda kalıyordu. Tarih boyu duymadığımız işlere şahit oluyorduk. Darda kalan esnaf toplanıp yürüyordu. Bütün bunlar; üç-beş general keyif çatacak ve 'vesayet' rejimi devam ettirilecek diye yapılıyordu. Öyle ki, keyfinin sarhoşluğunda bir general, fişledikleri ve sayısı milyonlara ulaşan vatandaşları için; 'şu kadar milyonunu kesersek rahat ederiz!' diyebiliyordu. Kul hakkı, millet hakkı derken hep öbür tarafı işaret etmenin manası var mı? Öbür tarafın bir de bu tarafı yok mu canım? İşte, onun hesabı yavaş yavaş sorulmaya başlandı; başta CHP olmak üzere bunca kişiler neden gocunuyorlar ki?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.