Küresel terörün düşündürdükleri

A -
A +

Dünyaya yeni bir düzen vermek isteyen; bunun için de "küreselleşme" sürecini hızla başlatan ABD yönetimine çok iş düşüyor. ABD, dünya iki kutuplu iken savunduğu ve temsil ettiği ideallerine daha bir sıkı sarılmalı; bunun için de evvel emirde gereken şey, kendisine saygısını yitirmeden dünyanın saygınlığını kazanmaktır. Oysa; eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brcezinski bakın ne diyor: "Bugün neredeyse tüm dünya ABD politikalarına karşı. Amerika'nın gücü tarihsel bir doruk noktası yaşıyor; siyasi duruşu ise, dibe vurmuş durumda!.. "Cezayir'den ibret almalıyız" ABD dünyaya dar açıdan bakmaktan ve paranoyakça korkulardan kurtulmalı. Amerikan dış politikası dayandığı esaslara geri dönmeli!.. Irak'ta bugün neler olup bittiğini, Vietnam'la paralellik kurarak anlayamayız. Eğer Irak'ta ne yaşandığını kavramak istiyorsanız "Cezayir Savaşı" filmini seyredin; orada göreceksiniz. Filmde, Cezayir Kurtuluş Ordusu'nun Fransa tarafından savaş alanında yenildikten sonra Cezayir'de nelerin yaşandığı konu ediliyor. Savaş, şehirlerde şiddetin hüküm sürdüğü bir biçime dönüşüyor. Bombalamalar, suikastlerle mücadeleye devam eden Cezayirliler sonunda Fransızları pes ettiriyor. Bizim pes edeceğimizi sanmıyorum, fakat direnişin dinamiklerini iyi anlamamız gerekiyor. Ne kadar fazla dost kazanırsak ve Iraklılar ülkeleri hakkında önemli kararlara ne kadar katılırsa, o kadar başarılı olacağımızı düşünüyorum. Barış yerine sertlik yanlıları Kendimizi kandırmayalım. ABD tarihsel olarak demokratik bir ülkenin, İsrail'in güvenliğine yarım asırdır kendisini adamış durumda. Fakat bu konuda iki devletli bir çözümden başka seçenek yok. İsrail giderek Güney Afrika'ya benziyor. Yüzme havuzlu yerleşimlerin hemen kenarında, içme suyundan yoksun, nüfusun yarısının işsiz olduğu Filistin varoşları var. Batı Şeria'nın önüne bir duvar çekmekle değil, iki devletli bir çözümle problemin üstesinden gelinebilir..." (*) Bundan önceki ABD Başkanı olan Bill Clinton döneminde; uygulanan ılımlı politikalar sayesinde dünya, olabildiğince sakindi. Avrupa'nın ortasındaki vahşeti (Sırp) geç de olsa ABD sona erdirdi. Filistin'le İsrail arasında beklenen barış neredeyse gerçekleşiyordu. İşte; ne olduysa bu dönemde oldu; önce İsrail'de, ardından ABD'de ılımlılar ve barış yanlıları seçimleri kaybetti. İş başına gelen iktidarlar, barış yerine sertlik yanlısı tavırlarını artırarak sürdürdüler. 11 Eylül faciası ve bunun peşinden gelen; ve bütün dünyadaki teröre karşı ABD'nin, evvela meydan okuyuşu ve sonra da karşı koyuşu cümlesinden olarak Afganistan ve Irak'ın işgali... Bütün bunlarla da yetinilmeyip; bunların peşi sıra Suriye ve İran'ın, ondan sonra da bütün bir Orta-Doğu'nun yeniden şekillendirilmesi!.. Dünyanın bir Orta-Doğu ve Balkan bölgeleri, Güney Amerika'ya ve Afrika'ya benzemez. Buralarda bir taşı oynattığınızda; seyredin gümbürtüyü! Nitekim; Irak'ta seyredilen gümbürtü budur! Bölgenin tüm ülkelerine kıvılcım verip her birisini ayrı bir Filistin yapmanın âlemi var mı? Böyle bir durumun kime, ne faydası olur? O vakit, başta bu devletler olmak üzere, bütün dünyanın başına küresel terör belası sarılmış olmaz mı? Kediyi bile sıkıştırırsanız, arslan kesilmez mi? Demek ki; dünyadaki terörü sindirmenin ve yok etmek değil ama asgariye indirmenin yolu yordamı bu olmasa gerektir. Akil adamlara ihtiyaç var Terör denilen "ateş topu"nu şimdilik Türkiye gibi dost ve müttefiklerinizin, ondan sonra da sıranın kimde olduğu bilinmeyen başka ülkelerin üzerine salarsanız veya sarılmasına sebep teşkil ederseniz, kendinizi yalnızlığa itmiş ve bütün dünyayı karşınıza almış olursunuz! Halbuki terör belasından kurtulmanın yegane yolu, onun karşısında bütün dünyanın bir bütün olup, birlikte hareket etmesinden geçiyor. ABD ve Batı, 11 Eylül'le sarsılıp gözünü açtı diyelim! Türkiye 20 seneye yakındır; bu bela ile savaşırken, ABD ve Batı neredeydi? Bunlardan oldukça büyük bir kısmı -görmezlikten gelmek şöyle dursun- terörü ve örgütlerini bizzat teşvik ve himaye etmediler mi? O zaman iyiydi de şimdi mi kötü oldu?! Belli ki, dünyanın her zamankinden daha çok akil adamlara ihtiyacı var! ...... (*) 11 Kasım 2003 Radikal

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.