CHP'nin üst düzey bir yetkilisi ile görüştüm; 'Bu ne ki; yıl sonuna kadar beş kurultay daha toplarız' dedi. İyi de; kurultaylar parti içi sorunları halletmek, dışarıya da umut vermek için yapılmaz mı? CHP'de her kurultay sonrası küskünler ordusuna yenileri ekleniyor. Dolayısıyla faydadan fazla zarar veriyor. Kurultaylar, partiler için muhasebe arenalarıdır. Tüm sorunlar masaya yatırılır, herkes eteklerindeki taşları döker; yapılan yanlışlardan dersler çıkarılır ve umut vadeden doğrularla hedefe kilitlenilir. Böylece parti; en ücra teşkilatından genel merkez yönetimine kadar, güven tazeleyerek eskisinden daha güçlü çıkar. Bir ana muhalefet partisi düşünün ki, on yıllık iktidar partisinin karşısında bile mevcudiyetini muhafaza edemiyor. Yapılan son anketlerde, CHP'nin oylarında yüzde 7-8'lik düşüş var. Muhalefet partisinin oylarının artması gerekirken düşüyor. Demek ki, muhalefet etmede sorun var. CHP'nin bu tavrı iktidar partisine yarıyor ancak, demokratik gelişmeye yaramıyor. Ana muhalefet partisi, iktidara ne kadar alternatif olabilirse, demokrasi o kadar güçlenir. CHP, müzmin muhalefetini sürdürmek gayretinde; asla iktidar olmak isteyen bir görüntüsü yok! Kendini yemekten iktidarı yemeye fırsatı olamıyor. Bu iflah olmaz durumu fark eden Ecevit, kurtuluşu CHP'den ayrılıp yeni bir parti kurmakta bulmuştu. Bülent Ecevit, CHP'de iken de iktidar olabilmenin koordinatlarını göstermiş ve yüzde 40'ın üzerinde oy almayı başarmıştı. Parti içindeki statükonun kırılamayacağını gören Ecevit, CHP'den ayrılarak kurduğu yeni partisini iktidara taşımayı başarmıştı. Demek ki, Amerika'yı yeniden keşfe girişmenin âlemi yok; Ecevit, bu başarısını statükoyu ter ederek; halka, halkın değerlerine döneceğini vadederek sağlamıştı. Kılıçdaroğlu da bu gözlemi yaparak; 'yeni CHP' vaadiyle geldi ancak, çok kısa bir sürede statükonun emrine girdi. Ergenekon'un avukatlığına Baykal'dan sonra o da soyundu. Türk halkının gerçeği olan Müslümanlığı ve başkaca değerlerini ısrarla görmezlikten geliyor. Başbakan 'dindar nesil' derken o, buna bölücülük diyor. Halbuki, Türk halkı, -kendisi yapmasa ve o şekilde yaşamasa bile- dinî ve dindara saygı duyar ve imrenir. Oy verecek halk, işte böyle bir halk; buna ters giderek oy alınabilir mi? Bu halka paralel giden iktidar partisinin oylarını da mı görmüyorlar? CHP bu kafayla giderse, önümüzdeki seçimlerde AK Parti'nin oyları yüzde 60'lara yaklaşır. Matematiksel bir gerçeklikle ifade edelim ki, CHP'nin kendini millete mal edebilmesi için iki kaçınılmaz şart vardır. Birincisi, mazisiyle hesaplaşacak ve yaptıklarından dolayı milletten özür dileyecek; ikincisi ise, millete tepeden bakmayı bırakıp; başta din olmak üzere milletin değerlerine samimiyetle sahip çıkacak. Kılıçdaroğlu bize değil, Ecevit'e baksın yeter!