ve İngiltere ile Fransa’nın aslan payını aldığı şekliyle çizilmişti. 2. Cihan Savaşı’ndan sonra da bölgeye bir hançer gibi saplanan; İsrail Devleti’nin kurulmasına, yine aynı güçler imkân verdiler.
Aynı pakt içinde yer almalarına rağmen; yarım asır boyunca için için süren, ABD-İngiltere nüfuz savaşı; Sovyetler’in dağılmasından sonra ABD lehinde gelişti. Vaktiyle İngiltere’nin; bölgedeki fiili işgalleri, yerini ABD işgallerine bıraktı. Bu işgal sürecini, ya İsrail eliyle endirekt olarak veya bizzat kendisi Irak’ı işgal edip, direkt olarak sürdürdü.
Suriye iç savaşını ise, aynı ABD, tıpkı bir mafya lideri gibi; kediyi okşayarak izledi. Bu cümleden olarak; Irak’ta aşırı bir Şii yönetimine imkân tanıdı ve bu yüzden DAEŞ oluştu. Bölgede birbirlerini boğazlamak üzere meydana gelen hemen bütün legal ve illegal oluşumlara silah desteği sağladı.
Bu arada; çok tehlikeli bir oluşuma göz yumdu. Rusya S-300 füzelerini Türkiye’nin burnunun dibinde (Lazkiye) konuşlandırmasına ses çıkarmadı. Halbuki Rusya’nın bu tehdidi, aynı zamanda NATO’yu kapsıyordu. Buna rağmen göz yumulduğuna göre; Türkiye’yi ateşe atmalarındaki heveslerini görmemek için ebleh yahut hain olmak gerekir.
Bir taraftan Pentagon, PYD gibi terörist Kürt grupları desteklerken, öbür yandan CIA, karşı imiş gibi durarak; tavşana kaç, tazıya tut politikası güttü ABD.
Sonunda Türkiye için en korkulanı oldu ve Suriye’nin kuzeyindeki koridorda bir Kürt kantonuna imkân verildi. Türkiye’nin sınırındaki bu tehdit, savaş sebebidir!
ABD ile Rusya’yı bile bir araya getiren bu denli şer ittifakının hedefi, Türkiye’yi Suriye bataklığına çekmek ve neticede Cenevre’de kurulan Suriye masasında Türkiye’nin elini kolunu bağlamak!
PKK, DAEŞ, Paralel Örgüt ve bunlara mümasil envai çeşit terör örgütleri, bu yüzden Türkiye'nin üzerine salındı. Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan’ın tespiti doğrudur: Türkiye, yeniden bir Millî Mücadele yapmaktadır.
Dün de; aynı ABD, el-Kaide terör örgütünü kurup geliştirmiş; kullanmış ve işi bitince, Tu-Kaka etmişti. Bugün de; Orta Doğu coğrafyasında bir Sünni-Şii savaşına meydan vermek için; kanlı bıçaklı olduğu İran’a yanaşıyor, Irak'ta baskıcı bir Şii iktidara imkân veriyor ve bunların karşıtı olabilecek DAEŞ gibi terör örgütlerinin önünü açıyor!
Dün İngiltere’nin yaptığı sinsi şeytanlıkları, bugün ABD, üstelik daniskasıyla yapıyor. Obama baklayı ağzından çıkardı ve; "… Orta Doğu’daki müttefikleri olan Türkiye’den, Suudi Arabistan’dan ve hatta İngiltere’den rahatsızlıklarını..." dile getirdi.
Türkiye’de büyükelçilik yapmış iki ABD’li diplomat, Türkiye’deki hedeflerini yazılı olarak açıkladılar ve dediler ki: "...Tayyip Erdoğan gitsin; Türkiye’nin derdi bitsin!.."
Tayyip Erdoğan giderse, Türkiye’nin derdi nasıl bitecek biliyor musunuz, sevgili okuyucularım? Tayyip Erdoğan giderse, Türkiye, eskiden olduğu gibi yeniden kucaklarına oturacak ve böylece istedikleri gibi güdecekler!
Ve yine böylece; eli kolu bağlı bir Türkiye ile oturulacak bir Cenevre masasında; yeni bir Sykes-Picot Anlaşması yaparak, Orta Doğu’yu parçalayıp kendi aralarında bölüşecekler.
Tayyip Erdoğan’lı bir Türkiye ise, belli ki, bütün bu şer cephesinin çanlarına ot tıkıyor!