Bizde modadır; muhalefetteyseniz, iktidarın beğendiğiniz ve millet için lüzumlu gördüğünüz eylem ve demeçlerini görmez ve duymazlıktan gelecek; görüp de duyduğunuzda ise, onları ters yüz etmeye ve olduğundan farklı göstermeye mecbursunuz! Neden; çünkü, muhalifsiniz! Bırakınız iç politika hesaplarını; bu anlayış maalesef, Türkiye'nin en hayati konularını ihtiva eden milli meselelerde de böyle! Halbuki, bir ülke milli dış konularını; iktidar ve muhalefetiyle ve bütün bir milletiyle tek yumruk haline gelerek halleder. Siz, içeride birbirinize düşer meselelerde gedik açarsanız; düşman oradan kolayca nüfuz edebilir ve kararları sizin aleyhinize aldırabilir! Bu durumda; kayıp sadece iktidarın mı, yoksa muhalefetle birlikte bütün bir milletin mi?! Şimdi, şu Kıbrıs meselesine bir bakalım: Çeyrek asırdan fazladır sürüncemede kalan; bu yüzden KKTC'nin ve Türkiye'nin başına gelmedik kalmayan bu milli davada da ikiye bölündük! Üstelik, hem Türkiye'de ve hem de KKTC'de bu bölünmüşlük ayyuka çıkmış durumda! Tarafları can kulağı ile dinlediğinizde ise, haddizatında herkes aynı şeyi söylüyor ama farklı şekilde ifade ediyorlar. Mesela; anlaşıp uzlaşalım diyenler; iddia edildiği gibi; 'verip kurtulalım' demiyorlar. Bunca senedir kronikleşen bu meselenin ne getirip ne götürdüğüne bakalım ve ona göre müzakere edelim diyorlar. Irak konusunda da böyle! Irak bizim komşumuz; dün olduğu gibi yarın da biz bunlarla komşu olarak yaşamaya devam edeceğiz. Evet; Irak'ın başındaki zalim; herkesten önce de kendi halkına zulmediyor. ABD'nin orada elbette çıkar ve hesapları olabilir. Ama söyler misiniz; Irak'ın bunca silahlanmasındaki hedefi Türkiye değil mi? Birinci Körfez Harekatından sonra Irak fiilen üçe ayrılmış durumda. Kuzeydeki Kürt oluşumundan rahatsızız. Dikkat ederseniz ABD, oraya asker, silah ve mühimmat yığıyor! Türkiye'nin bigane kalması halinde, yarın kurulacak Irak masasında da olmayacaktır! Masaya oturmak istediğinde; dün nerede idin, demezler mi adama? İşte böylesine hayati konuların gündemde olduğu ve tartışıldığı bir ortamda, Dışişleri Bakanı sayın Yaşar Yakış'ın söylemediği veya başka türlü söylediği sözleri, muhalefetçe inadına çarpıtılıyor; Türk ve dünya kamuoyu yanıltmaya çalışılıyor. Üç kuruşluk muhalefet menfaati (!) için, Türkiye'nin hayati çıkarları göz ardı ediliyor! Daha Kopenhag'a gitmeden; üsleri ABD'ye açacağımız, ABD askerini Türk topraklarında konuşlandıracağımız ve onlarla birlikte kuzeyden Irak'a gireceğimiz gibi, söylenmeyecek lafları Dışişleri Bakanı'na mal ettiler! Bunda; her zaman olduğu gibi bir kısım basını da kullandılar! Hemen arkasından açıklama geldi ama; harekata karşı olan Batılı ülkelere Türkiye'nin ve ABD'nin aleyhine koz verilmiş oldu! Aynı şekilde; Dışişleri Bakanı'nın, '28 Şubat'a kadar Kıbrıs'ta anlaşmaya varılamadığı takdirde, 60 Kıbrıs'ı (Güneydeki Rum Yönetimi) AB'ye dahil edileceğinden; aynı Avrupa ülkeleri bu defa Kuzeydeki Türk askerini işgalci diye niteleyeceklerdir' sözünü muhalefet; 'KKTC'deki Türk askerini işgalci diye niteleyen Dışişleri Bakanı'nın sözlerini talihsizlik olarak değerlendiriyoruz' açıklamasında bulundu! 'Men çe guyem; tamburem çe guyed?!' (Ben ne söylüyorum, tamburum ne çalıyor?)