Meclis, işine geldiği zaman; kimsenin ummadığı kanunları ve herkesi hayrete düşürebilecek bir çabuklukla çıkarabiliyor. Ama, işine gelmediği zaman da; hemen her partinin şikayetçi olduğu ve bir an önce gerekli değişiklikler yapılmalı dediği Seçim ve Siyasi Partiler kanunlarını pek ala görmezlikten gelebiliyor! Türkiye'de kimse elinde bulundurduğu gücü bırakmak istemiyor. Bizdeki siyasi dağınıklığın bir sebebi de, siyasi partilerimizin içinde demokrasinin olmayışıdır. Tamamen lidere endeksli bir yapılanmaları ve işleyişleri söz konusudur. Zaman darlığı yüzünden partilerin ön seçim yaparak milletvekillerini belirleme imkanları kalmamıştır! Yine liderlerin belirlediği ve sıralamasını yaptığı adaylara oy vermek zorunda kalacağız! Bu durumda millet ister istemez soruyor: Bu seçtiklerimiz bizim milletvekillerimiz mi, yoksa liderlerin milletvekilleri mi? Böyle bir durumda 550 milletvekiline ne hacet var? Partilerin içinde fikri bir platform olmayınca, milletin vekilleri milleti gerektiği gibi temsil edemeyince; yani lider korkusundan temsil ettikleri kitlelerin dert ve özlemlerini dile getiremediklerinden, ya avare kasnak olup liderlerinin kurşun askerliğine soyunuyor, ya da aykırı davranıp partiden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Bütün bu ayrışmalar gruplar halinde olduğu gibi; tek kişi ile kurulan partilere kadar indi! Şimdi de millete; bu işi ayıkla ve işin içinden çık deniyor! Kimse, bu dar zamanda Meclis'in AB ile ilgili yasaları çıkarabileceğini tahmin etmiyordu. Meclis, daha doğrusu 7 siyasi parti lideri isteseydi; Seçim ve Siyasi Parti yasaları da değiştirilebilirdi. Ama istemediler; gerekçe olarak da zaman darlığını ileri sürüyorlar! 16 saatte 13 yasa çıkaran Meclis, isteseydi bir gün daha çalışıp bu iki yasayı demokratik hali getirebilirdi. Ayrıca; neden son ana bırakılıp, zaman yok deniyor? 3.5 senedir bu Meclis neredeydi? Kendi içlerinde demokrasiye tahammül edemeyenler mi millete demokratik açılım sağlayacak? Bizim bu halimizi bizden iyi bilen Avrupalı kül yutmuyor, çıkarılan AB yasaları ile ilgili olarak; uygulamaya bakacağız diyor! Millet de uygulamalarını gördüğü partileri ve liderleri sandıkta hesaba çekecek! 1991 seçimlerinden bu yana 3 seçim geçirdik, önümüzdeki seçimle ise 4'üncüsünü yaşayacağız. Bütün bu seçimler boyunca, Anayasa'nın amir hükmü olan; 'temsilde adalet, yönetimde istikrar'ı temin edebildik mi? Hayır! O halde; sadece siyasi parti liderlerinin keyifleri olacak diye yanlışta bu ısrar niye? Eski liderler, iktidar alternatifi olan yeni siyasi oluşumlardan şikayet edeceklerine; onların oluşmalarına sebebiyet veren kendi hatalarına, anti demokratik tavırlarına baksınlar! Durduk yerde hiçbir parti tam ortasından ikiye bölünmez! Bölünürse, orada sıkıntı var demektir! Bütün bu sıkıntıları ve anti demokratik uygulamaları görmemek için de, illa da siyasi parti lideri olmaya gerek yoktur!