Fazilet Partisi hakkında açılan kapatılma davası, uzadıkça uzadı! O gün bugündür, hem siyaset dünyamız, hem de piyasalar bir türlü oturmadı. El-an bu tedirginlik sürüyor. Yüksek Mahkeme'de görülmekte olan davada, demokrasimiz büyük bir imtihandan geçiyor. Dünyanın gözü üzerimizde; zira, kapatılma davası görülmekte olan parti, dünün iktidar, bugünün ana muhalefet partisidir. Verilecek karar ne yönde olursa olsun, Türk siyaseti ve demokrasimizi derinden etkileyecektir. Yüksek Mahkeme kararını, elindeki bilgi, belge ve mevcut mevzuata göre verecektir. Karara herkesin saygılı olması lazım. Demokrasimizin gelişip arzu edilen seviyede olmasının en önemli sebebi; demokrasinin vaz geçilmez unsurları olan siyasi partilerimizin bir türlü kökleşmemesi, ikide bir maruz kalınan darbelerle kapatılmalarıdır. Buna, bir de Yüksek Mahkeme'ce kapatılan siyasi partiler eklenince, demokrasi arenamız, siyasi partiler mezarlığını andırır oluyor. Yerleşip, kökleşemeyen partiler yüzünden, toplumda siyasi kültür gelişemiyor. Tabii, bütün bu olumsuzluklara sebebiyet veren, bindiği dalı kesen, bizzat siyasetçinin kendisidir! 1982 Anayasası'nı Kurucu Meclis yaptı. O Anayasaya göre, Yüksek Mahkeme'ye gelen davalarda, parti kapatılır ya da kapatılmaz. Başkaca bir ceza (ikaz, para, seçime sokulmama gibi...) öngörülmemiş. Geçen bunca zaman içinde de siyasetçi, Anayasa'da gerekli tadili bir türlü yapmadı, yapamadı. Karar ne yönde tecelli ederse etsin; Ankara'da, seçim senaryoları konuşulmaya başlandı bile! Fazilet Partisi kapatılsa da, kapatılmasa da bölünmenin işaretlerini veriyor! Partideki gelenekçi-yenilikçi kavgası iyice su yüzüne çıktı. Yenilikçilerin, şimdilik siyasi yasaklı lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anadolu'yu bir baştan bir başa dolaşıp nabız tutmasına misilleme olarak, diğer siyasi yasaklı Necmettin Erbakan da, bir kısım vilayetlerde gövde gösterisinde bulundu! Yakından tanıdığımız dürüst ve çalışkan politikacı Recep Tayyip Erdoğan, teennili davranıp, yelpazeyi geniş tutar ve toplumu bütünüyle kucaklayacak bir hareketi başlatabilirse, Fazileti de peşinden sürükler. Aksi halde; yani Fazilet çizgisinde ve yalnızca Fazilet kökenlilerle yapılacak bir politika partiyi bölmekten; kendine ve partiye zarar vermekten öte bir mana taşımayacaktır. Tayyip Erdoğan'ın millet nezdinde, yükselen bir tirendi var. Sağcısı, solcusu, liberali; geniş halk kesimlerinin umudu olarak görülüyor. Kendisiyle yaptığımız görüşmede, bize de bu umudu verdi. Meselelere vakıf ve yapılan yanlışlıkların farkında! Aynı yanlışta ısrar etmenin manasızlığını gördü ve yolunu ayırdı. Ayrılan bu yol, asla bölücü olmamalı; birleştirici olmalı ve toplumu bütünüyle kucaklayıcı olmalıdır. Kendisini de bu yola itenin aynı kanaat olduğunu gördük. Demokrasimizdeki yasaklı ayıbı bir an önce kalkmalı ve milletin umutla beklediği Tayyip Erdoğanlar'ın önü açılmalıdır.