Siyasetin ayrıştığı, peş peşe yeni oluşumların hız kazandığı ve özellikle ABD'nin Irak'a müdahalesinin an meselesi olduğu böylesi netameli bir zamanda Meclis mutlaka açık olmalıdır. Türkiye olarak ne talihsiz günler yaşadığımıza bakın ki; önceki Irak müdahalesinden en çok etkilenen ülke biz idik, şüphe yok ki, yeni bir operasyonda da en ziyade etkilenen yine biz olacağız. Ve; bizim başımızda 'çevremizde savaş istiyoruz!' diyen, daha doğrusu ne dediğini bilmeyen hasta ve yaşlı bir Başbakan var! 23 senedir çözemediğimiz ve bu senenin sonuna kadar çözmek zorunda olduğumuz Kıbrıs meselemiz, evvel emirde Meclis'in meselesidir. Kuzey Irak'ta kurulan Kürt Devleti ABD ile pazarlıkta, Saddam'a müdahalenin şartlarını görüşüp zemin yokluyor! Bu arada; Türkmen yurtları Kerkük ve Musul pazarlık masalarına yatırılıyor! Bundan 20 sene evvel, o vakitler yine Başbakan olan Ecevit'in aymazlığı yüzünden kaçırılan AB treni, bu defa yine Başbakan olan Ecevit'in ve onu Başbakanlıkta tutan MHP'nin yüzünden tekrar kaçırılmak üzere! Türkiye için bütün bu hayati konular çözüm beklerken, bunları çözmesi gereken Meclis tatilde! Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i re'sen olağanüstü toplantıya çağırma yetkisi var. Bu yetkisini Cumhurbaşkanı bugün kullanmayacak da acaba ne gün kullanacak? Şimdi gelin de DYP lideri Tansu Çiller'e hak vermeyin! Çiller, Meclis'in derhal toplanmasını ve erken seçim dahil, AB için gerekli kanunları çıkaralım diyor! Çiller bu desteği ön şartsız vadettiği vakit DSP ve Hükümet bütünlüğünü muhafaza ediyordu. Bir muhalefet partisinden bundan ziyade hangi özveri beklenebilir? Ama, maalesef bizim hükümetimiz, başta, AB bayraktarlığı yaptığını iddia eden ANAP duymazlıktan gelmiştir. Muhalefet partileri DYP, AKP, SP ile DSP'den ayrılan yeni oluşumcular Kopenhag Kriterleri konusunda hemfikirler. Hükümetin içindeki ANAP da bu işin bayraktarlığına soyunduğuna göre, daha ne bekleniyor? Koalisyon ortakları, meydanlarda birbirlerini karalayıp tu-kaka edeceğine; anlaşamadıkları konuları liderler toplantısında masaya yatırsılar ve masadan medenice el şıkışarak kalksınlar! Bu mühim konularda anlaşamadığımıza göre, kerhen bu işi devam ettirmenin ne hiçbirimize ve ne de milletimize bir faydası vardır. İnsanlar, medeni şekilde evleniyor, zamanla bu evliliği yürütemeyeceklerini anladıklarında da, yine medeni şekilde ayrılıyorlar! Bu işin sonunda ölüm olmadığına göre; bu hırçınlık ve birbirlerini karalama niye? Kime faydası var bunun? Mevcut hükümet partileri üç senedir birlikte hükümet ettiler. Kararlar aldılar, uyguladılar, atamalar yaptılar; o vakitler, birbirlerine göre hepsi iyi idi de; şimdi mi kötü oldular?! Ortada bir başarısızlık veya kötülükler varsa, onun hesabı millete verilecektir! Her bir parti seçimlerde boyunun ölçüsünü alacaktır! Siz iyisi mi, bugünden tezi yok, millete vakit kaybettirmeyin ve şu Meclis'i bir an önce toplantıya çağırın! Öncelikle milletin acil konularını halledin; nasılsa aranızdaki iş uzun sürecek, onları da seçim meydanlarında zaten halledersiniz!