Ömrü memuriyette geçmiş insanların, ufukları genellikle dar oluyor! Bu tiplerin memuriyet hayatları başarılı olsa da, devlet idaresinde pek başarılı olamıyorlar. Geniş düşünemiyorlar, vizyon sahibi olamıyorlar ve siyaset ve devlet adamında aranan, toplumu ileriye taşıyacak sıfat ve özellikten yoksun oluyorlar. Ülkemiz, çeşitli iktidar dönemlerinde, siyasi arenada bu tipleri denedi. Ve, hiçbir zaman arzu edileni, kendilerinden beklenileni veremediler. İşgal ettikleri makamları dolduramadılar; toplumun önünü tıkadılar! Memur zihniyeti, evvel emirde statükocudur. Yeniliklere ve hamlelere açık değildir. İşten ve işin yarayacağı milletten ziyade, işin bürokratik kısmı ile ilgilidirler. Onlar için, bir iş ne kadar çetrefilli olursa, ve olmaması için yukarı sürülürse, ne kadar çok bürokrasiye boğulursa o kadar başarılıdır! Çalışkandırlar; iş yapar gözükürler, fakat yaptıkları; bugün git yarın gel demekten ibarettir. Ne kadar yüksek makamları işgal ederlerse etsinler; kişilikleri ile o makamlar doğru orantılı olarak küçülür; iş yapamaz, üretemez olur. Bu zihniyetin aracında tek vites vardır; o da geri vitesidir! Bütün çalışmaları, didinmeleri, uğraşmaları toplumu biraz daha geri götürmekten öte bir mana ifade etmez! Bakınız; Türkiye ekonomisi son senelerde iki şahsa emanet edilmişti. Biri, meşhur Zekeriya Temizel, bir diğeri de bugünkü Kemal Derviş'tir. Bunlardan Zekeriya Temizel'in yaptıkları malum! Maliye Bakanlığı ve BDDK'daki görevlerinde, kendince çok çalıştı ve yine kendince çok başarılı işler yaptı. Fakat bu başarılar, toplumu içinden çıkılmaz badirelere itti. Onun yüzünden sermaye ürktü ve kaçtı. Bankalara el kondu ve işadamları kelepçelenerek yollarda sürüklendi! İyi de; bütün bunlar bir işe yaradı mı? Yarasaydı; ekonomi ve toplum bu perişan halde olmazdı herhalde! Onun yerine, dışarıdan Kemal Derviş getirtildi. Ekonomi ona emanet edildi. Adam, ciddi ve işinin erbabı Allah için! Her birisi ayrı telden çalan üçlü koalisyon hükümetinde, dediğim dedik diyor ve taviz vermiyor Kemal Derviş, Zekeriya Temizel'in yaptıklarının tam tersini yapmakla meşgul! Mesela; Temizel, bankalar görevlerini yerine getiremiyor diye, onlara el koyuyor ve sahiplerini içeri tıkıyordu; Derviş ise, bankalar görevlerini yerine getirebilsinler diye, onlara devlet yani hazine yardımı gayreti içinde!.. Birincisi, sermayeyi ürkütmek için elinden geleni ardına koymadı, bir diğeri ise, iç ve dış sermaye için adeta çırpınıyor! Onların yollarını açmanın ve onları rehabilite etmenin kararlarını alıyor! Her iki tip de aynı iktidarın adamları! Birincisinin yanlışlarını göstermek için mi, bu ikincisi getirtildi?!. Zaten bıçağın sırtında giden bu ekonomi, bu denli yaz-boz tahtalarını kaldırabilir mi? Yazık değil mi bu millete?!