Meşguliyetle tedavi

A -
A +

Günlerdir mahut belgenin gerçekliği veya sahteliği üzerinde tartışıp duruyoruz. Birkaç saat içinde anlaşılması gereken husus, aradan 15 gün geçmesine rağmen netlik kazanmadı! Bu gidişle; şu veya bu şekilde netlik kazansa bile, sonuç değişmeyecek. Yani, bugün belgenin sahte olduğuna inananlar, aynen görüşlerini sürdürecekler. Tıpkı, gerçek olduğuna inananlar da, belgenin sahte olması halinde, aynen bugünkü görüşlerini sürdürecekleri gibi.. Hal böyle olunca da; bizler belgenin gerçek veya sahte olduğunu devamlı tartışacağız; zira, belgenin ne olduğu asla netlik kazanmayacak! Nasıl olsa bu toplum balık hafızalıdır; sabah yediğini akşam hatırlamaz! Kelimenin en hafif ifadesiyle; vesayet altında bir demokraside yaşadığımız cümle alemin malumudur. O halde, evvel emirde tartışmamız gereken konu; demokrasiye ne denli hazır olup olmadığımızdır. Yani, demokrasi konusunda ne kadar samimiyiz? 20 Haziran 2009 Cumartesi tarihli Taraf gazetesindeki köşe yazısında Ahmet Atlan şöyle diyordu: 'Şu son belge olayından sonra gazetelere bakıyorum, televizyonları izliyorum. Ve, 'bizim paşalar gene de kibar insanlarmış' diyorum. Böyle medyayı bulduktan sonra değil kırk senede dört darbe, ben paşa olsam her ay bir darbe yapardım.' Bir toplum düşünün ki; yazılı ve görsel medyasının büyük bir bölümü, her çeşit bürokrasinin neredeyse tamamına yakını, iktidara gelebilme şansını sandıkta yitiren iflah olmaz muhalefet partilerinden belli başlıları ve hatta halkının azımsanmayacak önemli bir kısmı, resmen ve alenen bir şekilde darbeyi destekler ve o doğrultuda tavır belirlerse, darbecilere ne kalır? Yazımızın başlığında belirttiğimiz gibi; sadece toplu meşguliyetle tedavi etmek kalır! Hani, akıl hastalarına, tedavileri için uygulanan metot! Ama, diyeceksiniz ki, bu toplumun bir kısım hukuk adamları, üstelik isimlerinin önünde prof.luk titri var; darbe savunuculuğu yapıyor, halk ne yapsın?! 'Nasıl iseniz öyle idare edilirsiniz' hükmü gereğince; kendimizi düzeltmekten gayri çaremiz var mı, sevgili okuyucularım?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.