Ülkemizin muhtelif yerlerinde mitingler düzenlenmektedir. Sonuncusu, 20 mayıs 2007 günü Samsun ilimizde yapılacaktır. Bu mitingleri 600'ün üzerinde sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek düzenlemektedir. Dolayısıyla katılanlar yüz binler ve hatta milyonla ifade edilmektedir. Bu 600'ü aşkın sivil toplum teşkilatı daha düne kadar; hiçbir zaman bir araya gelmemişken ne oldu da böylesine bir birliktelik sergileyebiliyorlar? Acaba, bazı merkezlerden bir maniplasyon mu var; doğrusu araştırılması gereken bir konudur. Dileriz, bu konu istikbalin tarihçilerine bırakılmadan, araştırmacı gazeteciler tarafından gün ışığına çıkartılır. Cumhurbaşkanını seçtirmediler Fakat, toplumlara yönelik psikolojik savaş metot ve stratejilerini bilenler, yapılan mitinglerin daha şimdiden gayesine ulaştığını gördüler. Şöyle ki; AK Parti iktidarına Cumhurbaşkanını seçtirmediler. Daha açık ifadesi ile, TBMM'de Cumhurbaşkanlığı seçimi yaptırılmadı. 367 garip kararı olsa bile; hiç kimse ANAP ile DYP'nin Meclis'i boykot edebileceğini düşünmemişti. Bu iki parti CHP'nin dümen suyuna girerek Meclis'e girmeyince Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılamaz oldu. Dolayısı ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri başka bir bahara kaldı. Ayrıca; onlarca senedir bir araya gelmeyen, getirilemeyen merkez sağdaki ve soldaki partiler birleştirildi. Evet, onlarca senedir, neredeyse birbirleri ile kanlı bıçaklı olan bu partiler ne olmuştu da bir anda kaynaşıvermişlerdi?! Dost acı söyler kabilinden, burada bir hususun altını çizmeliyim. Ba'de harab-il Basra! Yani, bu birleşmeler vaktiyle olsa idi, bir şey ifade ederdi. Şimdi ise, iş; al birini vur diğerine olmuşken, birleşseler ne yazar birleşmeseler ne olur? CHP'ye eklerken ister alt alta... Ecevitlerin partisi DSP yüzde 20'ler dolayından yüzde 1'lere düşmüş.. Bunu CHP'ye eklerken ister alt alta koyun, ister üst üste; bir şeyin fark etmediğini görürsünüz. Aynı şekilde; merkez sağdaki partilerde de; eskilerden Osman Bölükbaşı'nın '...bizim ektiğimiz tohumları kargalar çıkarıyor!' deyişiyle karşı karşıya kalınmış bir hal var âdeta. Peki o halde; kendilerince yere göğe sığdırılamayan ve şaşaalı törenler düzenlenerek yapılan bu birleşmeler neden yapılıyor? Bu netameli sualin tek kelimelik bir cevabı vardır; o da 'korku'dur. Yani barajı aşamama korkusundan zaten kara kara düşünüyorlardı; böyle bir fırsat da doğunca âdeta üzerine atıldılar! İşte meydanların bir görünen ve bir de görünmeyen dili var ki, biz bu günkü makalemizde ikincisini, yani görünmeyen yüzünü ele aldık. Dileriz başka bir yazıda da görünen yüzünü ele alırız.