Millet, bunlardan çok ileride

A -
A +

Bugün de meydanların görünen yüzünü irdelemeye çalışalım. Yazının başında hemen belirtelim ki, fikir ve fikirleri sergileme özgürlüğünün sonuna kadar destekçisiyiz. Yeter ki, bütün bunlar kanunu zedelemeden yani, kanun diresinde yerine getirilsin. Dolayısıyla yapılan mitinglere, yapılışları itibariyle kimsenin bir şey diyeceği olamaz. Demokratik bir haktır ve milletimiz bu hakkını mutlaka kullanmalıdır. Bizim itirazımız; kendilerini taraf gösterip de milletin ortak değerlerini yalnızca kendi mallarıymış gibi sahiplenip, diğerlerini yani milletin kahir ekseriyetini ise karşılarındaymış gibi gösterme çabasıdır. Böyle bir şey yok; bayrak veya sıkça dillendirdikleri laiklik ilkesi bu milletin ve devletin ortak paydasıdır. Bunları, hiç kimsenin kendi babasının öz malıdır gibi göstermeye hakkı yoktur. Ateşle oynanmaktadır!.. Yalnız burada çok tehlikeli bir durum söz konusudur. Bu durumu, ilgililerin bilerek mi yoksa bilmeyerek mi oynadıklarını doğrusu biz de merak ediyoruz. Zira ateşle oynanmaktadır ve bu ateş başta oynayanlar olmak üzere herkesi yakar! O da, daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz üzere toplumu ayrışmaya, bölmeye, gruplaştırmaya ve bu grupları birbirlerine karşı kışkırtmaya yeltenmektir! Nitekim, bu tür yaklaşımları mitinlerde gördük. Toplum psikolojisi son derece hassastır. Bundan dolayıdır ki, mitingleri yönetenlerin ve mitinglerde konuşma yapanların, her yaptıklarına ve söylediklerine dikkat etmeleri ve özen göstermeleri gerekir. Allah saklasın, böyle kalabalıklarda en ufak bir kıvılcım facialara sebep olabilir! Zira kurt, dumanlı havayı sever! 70'li yıllar boyunca ülkemizde sergilenen mitingler, hâlâ hafızalarımızda tazeleğini korumaktadır. O netameli günlerde, öğretmenlerimiz, hatta polisimiz dahi bölünmüştü! İşçiler, çalıştıkları fabrikaların tezgâhlarını yakıp yıkıyor, sokak mitinglerinde kardeş kardeşi gırtlaklıyordu! Zira, provokatörler iş başında idi! Hele bir "Taksim Mitingi" vardır ki, açılan ateş sonucu 50'ye yakın vatandaşımızı kaybetmiştik. Çok şükür, o netameli günler gerilerde kaldı. Ama, hiç kimse toplumun hassas olduğu konuları ve birliğimizin, beraberliğimizin simgesi olan değerlerimiz üzerinden ayrıştırıcı ve bölücü çığırtkanlık yapmasın! Bunun kimseye faydası olmadığı gibi zararı bütün bir toplumadır. Meslektaşımız Umur Talu'nun değerlendirmesi ile; "... Bu mitingleri düzenleyenler halktan hazzetmiyorlar." Doğru, bu mitingler halka, halkın kahir ekseriyetine karşı; onların özlem ve taleplerine karşı yapılmaktadır. Halbuki bunlar bilmiyorlar ki, o beğenmedikleri millet kendilerinden fersah fersah ileride. "AB'ye hayır" diyorlar! Zira, neredeyse küçük bir köy haline gelen, küreselleşen dünyamızda milletimiz çoktan yerini aldı bile. İhracatçılarımız dünyanın muhtelif ülkelerinde rakipleriyle boy ölçüşüyor. Avrupa'da 4 milyona yakın Türk var ve bunların on binlercesi işveren konumunda. Artık insanımız masasının üzerindeki bilgisayarla dünyanın öbür ucundaki firma ile çok rahat alışveriş yapabilmekte. Milletimiz bütün bunları aştı da; milleti yönetme ve yönlendirme gayretinde olan kimileri hâlâ kendisini ve yaşadığı toplumu Enver Hoxa'nın Arnavutluk'unda olduğunu zannediyorlar. İçine kapalı, dış dünya ile bütün bağları kopan ilkel bir Türkiye hayal ediyorlar. Neden ilkel biliyor musunuz? Millet zengin olunca, özlem ve talepleri artacak ve onlar bundan korktukları için, AB'ye hayır diyorlar. Bu ifade aynen bu mitinglerdeki dövizlerde yer aldı. Rivayet muhtelif olsa da, niyetleri ve maksatları birdir, o da Türkiye'yi Atatürk'ün özlemini çekip dillendirdiği muasır medeniyetin üzerine çıkarmak arzusunu yerine getirmemektir. Bunların ne denli Atatürkçü olduklarını görüyorsunuz değil mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.