Millet hesabını bilir!

A -
A +

Demokrasinin en güzel yanı seçim sandığıdır. Seçim sandığı sayesinde millet, Meclis'i dizayn eder. İktidarı, ana muhalefeti ve diğer muhalefet partilerini belirler. Milletin sandığa attığı oy, bir nevi sözleşmedir. Vekalet verme sözleşmesi... Böylece millet yönetme iradesini vekalet verdiği milletvekilleri eliyle dolaylı olarak kullanmaktadır. Vekaletin asıl sahibi millettir. Şu halde vekil, asilin özlem ve beklentilerine taleplerine cevap vermek zorundadır. Aksi halde, yeni bir seçimde asil, vekaletini geri alır ve onun yerine başkasını tayin eder. Seçimler öncesi bütün siyasi partiler âdeta görücüye çıkarlar! Hepsi, ayrı ayrı kendisini millete anlatma ve beğendirme gayretindedir. Millet, elbette ki siyasi parti mensuplarının kara kaşlarına, kara gözlerine bakıp da değerlendirme yapacak değildir. Milletin mihenk taşı, iktidarlarda denediği siyasi partilerin icraatlarıdır. Milletin dikkat ettiği şey, evvel emirde ekonomidir. Çünkü, ekonomi olmadan hiçbir oluşa imkân yoktur. Koalisyonlarla bir gecede yüzde elli fakirleşmişken... Bundan dolayıdır ki, millet aşına, aşının artıp artmamasına, iş bulup bulmamaya; özellikle çocuklarının iş sahibi olup olmamalarına çok dikkat eder. Son AK Parti iktidarından önce, ekonomik hesaplar çok karışıktı. Üstelik çok bozuk olmasına rağmen çok karmaşıktı. Faizler, yüzde 70'lerde, enflasyon yüzde 50'lerde... Hemen her gün mal ve hizmetlere yapılan zamlarla millet hesabını kitabını yapamaz olmuştu. Hele, son dönemlerdeki koalisyon hükümetlerinin sebep oldukları ekonomik krizlerle millet bir gecede yüzde 50 fukaralaştırılmıştı. Satıcı malını peş peşe yaptığı zamlarla satıyor ama hiçbir gün sattığı fiyatla malı alıp yerine koyamıyordu. AK Parti iktidarıyla ekonominin öncelikle ateşi alındı. Öyle fahiş fiyatlarla mal alım ve satımı, oluşturulan güven ve istikrar ortamı sayesinde yapılamaz oldu. Bunun yerine makul kârlar konmaya başladı. Mallar zamlanmıyor, bilakis ucuzluyor, bunun yanında alım ve satımlarda cüz'i kârlar söz konusu. Çok şükür milletimiz... Çeyrek asırdır yüksek enflasyona, yüksek faize ve fahiş fiyatlara alışmış milletin yeni duruma ayak uydurması kolay olmadı. Hatta, hem üretici, hem satıcı ve hem de alıcılar aldatıldıklarının zehabına katıldılar. Rakamlar (kâr hadleri) küçük olduğu için zarar ediyoruz sandılar. Ama malları yenilerken, daha ucuza tedarik imkânına kavuşulunca, reel (gerçek) kârın bu olduğunu gördüler. Tıpkı paradaki sıfırların atılması gibi.. Paradan altı sıfır birden atılınca paramız, görünüşte küçüldükçe küçüldü. Bir milyon lira, bir YTL oldu. Bu durumun psikolojik bir yansıması da vardır ki, çok şükür milletimiz bunu çok çabuk atlattı ve yeni paraya derhal intibak etti. Piyasalar da öyle... Artık eskisi gibi yüzde 100, yüzde 150'lik kâr hadleri hayal.. En kolay ve basit hesap: O günkü asgari ücretle neler alınabiliryordu; bu günkü asgari ücretle neler alınabiliyor? Başbakanımızın sık sık tekrarladığı bu hesabı milletimiz çok iyi yapıyor ve kârda olduğunu görüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.