Millet hukuku tartışır

A -
A +

Mahkemeler bağımsız olup Türk Milleti adına karar verirler. Görülmekte olan davaların seyrine müspet veya menfi manada tesir olacak cinsten yorum ve bu doğrultuda yayın yapmak uygun değildir. Zaten bu hal, kanunla yasaklanmıştır. Ancak; bir muhakeme, şu veya bu şekilde neticelendikten sonra, onun hakkında yorum yapılır. Bu yorumlar; kesinleşmiş karara tesir edemeyeceği gibi, hukuku da zedelemez. Niçin zedelesin ki; muhakeme bitmiş, karar verilmiş ve infaz gerçekleşmiştir. Hele görülen dava siyasi ise; kanunlara göre adalet yerine getirilmiş olsa bile; verilen karar tartışılır. Tartışılırdan muradımız, kararın millet vicdanındaki aksülamelidir. Korkut Eken'in davası; hukukun veya mahkeme kararının tartışılmasından öte, onun amirleri konumundaki insanların yazılı veya sözlü beyanları sonucunda yeni bir boyut kazanmıştır. Bütün modern hukuk sistemlerinde; kesinleşmiş mahkeme kararlarından sonra da, gelişen yeni durumlara göre; mesela, yeni delillerin ortaya çıkması halinde, iade-i muhakeme yapılabilir. Bir sanık idama mahkum olsa; infazdan önce, birisinin suçu itirafı veya gerçek suçlunun yakalanması halinde; idam mahkumu hakkında hüküm kesinleşmiştir diye infaz yapılmaz. Bilakis durdurulur ve iade-i muhakeme ile dava yeniden görülür ve gerçek suçlu cezaya çaptırılır. Dikkat edilirse, Korkut Eken mahkemelerde konuşmamış, yalnızca; amirlerimden aldığım emirleri uyguladım ve bu emirlerin dışına çıkmadım diyor. Cezası kesinleşip, cezaevine girdikten sonra ise, ona emir verenler -ki, bunlar, dönemlerinin generalleridir- kendisine bu emirleri biz verdik ve o şahıs hiçbir zaman bizim emirlerimizin dışına çıkmamıştır diyorlar! Yargıtay eski Başsavcısı Vural Savaş; Askeri Ceza Kanunundan ve İç Hizmet Yönetmeliğinden örnekler vererek; Korkut Eken'in amirlerinden aldığı emirleri harfiyen yerine getirmesi gerektiğini; getirmemesi halinde suçlu olacağını ve eğer ortada suç ve suçlu varsa; bunun Korkut Eken değil, ona o emirleri verenlerin olması gerektiğini açıkladı. Hal böyle iken, yani ortada ona emir verenlerin itirafları ayyuka çıkmışken; yapılacak tek şey, iade-i muhakeme açıp; bu şahitlerin dinlenip ilgili mevzuata göre yeniden yargılamaktır. Hukukun gereği de budur. Şimdi konuşanların, kaç senedir sürmekte olan mahkemelerde niçin konuşmadıklarına gelince; hadi onlar çağrılmadan gidip konuşmadılar. Peki; Korkut Eken, ben bana verilen emirleri uyguladım diyor. Muhakeme safhasında, kendisine emir verenler öğrenilip, mahkemeye çağrılıp konuşturulamaz mıydı? Hukukta mühim olan adaletin tecelli etmesidir. O gün konuşmamış veya konuşmaları temin edilememiş; bugün konuşuyorlar ya! Eğer bu konuşmalar, karara tesir edecek cinsten ise; neden değerlendirilmesin? Bu, hukukun bir eksiği değil, bilakis eksikliğinin giderilmesi olmaz mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.