Hangi görev ve makamda olursa olsun insanımız evvel emirde bir zihniyet inkılabına muhtaç ve hatta mahkumdur. Başa bağlı bir millet olduğumuzdan, her türlü yeniliği tepeden bekliyoruz! Daha doğrusu, milletimizin mayasında atılım ve sıçrama yapmak olmasına ve bu durumu kuvveden fiile çıkarmak için yoğun gayretler göstermesine rağmen, devamlı suretle başındakilerin gadrine uğramış ve önü kesilmiştir. Demokrasinin ruhuna taban tabana zıt bir gelenekten geliyoruz. Tabirimi mazur görün; milleti yöneten her kademedeki kadrolar, kendilerini doktor, milleti hasta olarak gördüler. Bu hale de, akıllarınca ucuz bir züğürt tesellisi buldular; onunla kendilerini avutuyorlar ve haklı göstermeye çalışıyorlar: Milletimizin eğitim seviyesi ortada!.. Henüz, kâmil manada demokratik olgunluğa erişmiş değil!.. Bundan dolayı da ne isteyip istemeyeceğini bilmez; bütün bunları biz, tepeden inme olarak millete dayatmalıyız!.. Ta ki, demokratik olgunluğa erişinceye değin!.. Böyle bir kabul ve yaklaşımda gerçek hasta olanlar, kendilerini doktor yerine koyanlardır! Bunların hali; hastanelerde doktorlarla aynı kıyafeti giyen ve gerçekte işi kazurat dökmek olan hademelerin kendilerini doktor zannetmesi ve o havayı yansıtmasından farksızdır! Bizim yöneticilerimiz zaman tünelinde kalmışlardır. Özellikle siyasetçilerimiz, hâlâ 50 sene öncesinin havasını vurarak, vatan millet Sakarya edebiyatlarıyla milleti kandırabileceklerini vehmediyorlar! Halbuki, köprülerin altından çok sular aktı ve yine tabir caiz ise, maymun gözünü açtı! Son 10 senenin seçimlerine bakınız: 1991'de DYP, 1994'te RP, 1999'da DSP birinci olarak sandıktan çıktı! Görüldüğü gibi, millet deniyor ve hemen akabindeki seçimlerde al aşağı ediyor! Futbol takımı tutar gibi parti tutmuyor artık! O halde, siyasi partilerimiz bir an evvel kendilerine çeki düzen vermelidirler! Kendilerini hesaba çekmeyen ve parti içi demokrasiyi yerleştirmeyen partilerin ilk seçimlerde millet tarafından hesaba çekileceği unutulmamalı! Gelişen iletişim araçları sayesinde, herkes her şeyi yakından izliyor ve öğreniyor. Eskisi gibi millete kül yutturmanın ve milletten bazı şeyleri saklamanın imkanı kalmamıştır. Bakınız; üzerinde fırtınalar kopartılan 'İş Güvencesi Kanunu' bir bakanı koltuğundan etti! İstifa eden bakan, bu kanun yüzünden parti lideriyle ve partisiyle ters düştüğünü açıklayarak görevinden ayrıldı. Oysa aynı göreve gelen yeni bakan ve mensup olduğu partinin lideri, yaptıkları ayrı ayrı açıklamalarda; bakanın istifasının bu kanunla ilgisi olmadığını, seçim çalışmalarına daha aktif olarak katkıda bulunabilmesi için, genel başkan yardımcılığına getirildiğini ifade ettiler! Aynı saatlerde müstafi bakan ise; genel başkan yardımcısı olduğunu televizyonlardan öğrendiğini söylüyor! Birileri doğruyu söylemiyor; ama kim?! Veya kimler?! Allah aşkına; bunlar kendilerini ve milleti ne zannediyorlar? Şimdiye kadar millete indiklerini zannedenler, gerçekte millete çıkılması gerektiğini anladıkları gün, demokrasi ile tanışacaklar! Yani, demokrasiyi de milletten öğrenecekler ama, bir kere milleti anlayabilseler; milletin seviyesine bir çıkabilseler!..