Neydi; bu 61 anayasası; hatta aynı paralelde ve millet için; 'geniş geldi, biraz daha daraltalım' denilerek yapılan 82 anayasaları? Bu anayasaların en bariz vasıfları; iktidarı milletin, milletin seçtiklerinin elinden alıp askerî ve sivil bürokrasiye verme özelliğidir. Diğer bir ifade ile; millet yerine devlet öncelikli anayasalar marifetiyle, milletin ve milletin seçip iktidara taşıdıklarının enselerinde devamlı olarak boza pişirilmiştir. Böylece her on yılda bir ihtilal meşru görülmüş; milletin seçtikleri iktidardan uzaklaştırılmış ve siyasi partileri pırasa gibi doğranarak bir bir kapatılmıştır. Bunlardan en kepaze örneği AK Parti iktidarında yaşandı ve 17 milyon oy alarak tek başına iktidara gelen bir siyasi parti kapattırılmak istendi. Bu darbe anayasaları sayesinde yapılan onca ihtilallerle, bir avuç seçkinci zümre alabildiğince zengin edilmiş; millet ise, her seferinde fukaralığın girdabına itilmiştir. Battıkça IMF bataklığına saplanılmış ve millete yalnızca kemer sıkma hürriyeti tanınmıştır. Peki; diyeceksiniz ki; bu CHP zihniyeti neden milleti değil de devleti önceliyor; onlar için insan hak ve hürriyetlerinin hiç mi önemi yok?! Aynen öyle.. Sebebi şu; devlet, kendileri de ondan!.. Asker ve sivil bürokrasi, anayasal kurum ve kuruluşlar hep kendilerinden yana; al gülüm ver gülüm hokkabazlığı içerisinde gününü gün ediyor! Senin partin istediği kadar oy alıp tek başına iktidara gelsin; sen asla hikmetinden sual edilemeyecek devlete ve devlet organlarına ve onların kararlarına karışamazsın! Onlar, gel dediği zaman gelecek ve git dediği zaman gideceksin! Bakınız aynı zihniyet; bir sivil anayasa yapma konusunda; yine millete güvenmiyor! Çünkü, seneler senesi kendileri millete dayatmaya alışmışlar! Millet anayasanın 26 maddesini değiştirince; fildişinden kuleleri yıkıldı; ayaklarının altındaki halılar kaydı ve tek kelime ile çılgına döndüler! Seneler senesi millete yaptıklarını biliyorlar ki, milletten, milletin vereceği kararlardan bu denli korkuyorlar! Milletin önüne sandığın konulduğu ilk seçimle (1950) iktidardan uzaklaştılar ve bir daha milletten iktidar yüzü görmediler. Ama hiç iktidardan gitmediler! Bunu da ihtilaller ve yaptırdıkları anayasalar sayesinde sürdürdüler. Bundan dolayıdır ki, güvendikleri bu dağların kıllarına dokunulmasın istiyorlar! Onlar istemeseler de millet rüştünü ispatladı. Artık bundan böyle iktidar yolu, yalnızca milletten, milletin azim ve kararından geçmektedir. Artık iktidara talip olanlar (hangi parti olursa olsun) ya bunu öğrenecek ve gereğini yapacak; ya da kendilerine başka iş bulacaklar!