Milletin Başbakanı -1-

Recep Tayyip Erdoğan alışagelinen başbakanlardan değil. Evvelki başbakanlar gibi fildişi kulesinde, milletinden kopuk ve milletine rağmen bir hayat sürmüyor. Kendisi, milletin içinden çıkmış; milletinin dertlerini bizzat yaşamış ve hepsinden önemlisi; başbakanlığı milletine hizmetkârlık olarak gören ve bu hâli yaşayan birisi. Önceki yöneticileri bir hatırlayın, bir de şimdikilere bir bakın!.. Önceki valilerle halkın arasında âdeta "Çin Seddi" vardı; bundan dolayı da valiler ulaşılamaz kişilerdi. Önceki yöneticileri halk, mahkeme suratlı ve yanlarına asla yaklaşılamayan kişiler olarak bilirdi. Halka rağmen yöneticiler, ulaşılamaz hallerinin devamı için çareyi halkı düşman addetmekte buldular! Akla hayale gelmedik provokasyonlarla halkın üzerine gittiler. Kendi yaptıklarını halk yapıyor şeklinde göstererek, halkın üzerindeki baskı ve zulmü artırdıkça artırdılar. İlk defa, AK Parti iktidarında ve Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığında bu hallere müsaade edilmiyor. Ulaşılabilen, her daim halkın içinde, güler yüzlü yöneticilerle temin edilen şeffaf yönetimlerle halkımız, her çeşit yöneticisine rahatlıkla ulaşıp derdini anlatabiliyor ve çözüm bulabiliyor. Hele AK Partili belediye başkanları; neredeyse makamlarına bile gidemiyorlar! Bizde her şey, merkezî idareden, yani Ankara'dan beklenir. Merkeziyetçi bir yönetimimiz var. Bu çeşit yönetimlerde her iş, başbakana endeksli olduğundan; hiçbir başbakan da böylesine ağır bir yükün altından kalkamayacağından, işler oluruna; daha doğrusu olmasına terk edilirdi. AK Parti iktidarı bütün samimiyeti ile bir kanun çıkardı; hedef, yerel yönetimleri güçlendirmekti. Önce, Ahmet Necdet Sezer'in vetosunu yedi; ardından Anayasa Mahkemesi'nin iptaline uğradı. Yerinden yönetim olursa imiş; ülke bölünürmüş! Çaresiz kalan Tayyip Bey, zoru tercih etti ve dünyada hiçbir başbakanın çekmediği yüklerin altına girdi...