İnsan hak ve hürriyetleri konusunda muasır medeniyet normlarına erişemediğimiz bir gerçektir. ABD, AB ülkeleri ve Japonya gibi ülkelerin bizi fersah fersah geride bıraktığı gün gibi aşikârdır. Üstad Necip Fazıl'ın belirttiği gibi; "Hakikati biz, ceket astarımızın içinde unuttuk"; bugün bile bütün gayretimiz, o hakikati bulup gün yüzüne çıkarmaktır. Dünyada hemen her şeyi tepetaklak eden 1789'daki Fransız İhtilali'nin getirmiş olduğu prensipler, üzerinden henüz elli yıl geçmeden baş belası kesilmeye ve devlet ve milletleri tehdit etmeye başladı. İnsanlık, o gün bugündür ızdırap içinde kıvranmakta ve kurtuluş için yol aramaktadır. Batı, bir şekilde eksikliklerini gidermesini bildi. Biz ise, her geçen gün, dünü aratırcasına; her yaptığımız yeni şeyi, dünkünden daha geriye götürmeyi marifet bildik! Hak ve hürriyetleri ne kadar kısıtlarsak, halk üzerindeki baskı ve otoritemizi o nispette sağlayabileceğimizi zannettik. Risk almaktan çekinen, korkak siyasetçilerimiz de statükoyu yeğlediler. Günlerini gün etme derdine düştüler! Milletin dertlerini ise, görmezlikten gelerek, devamlı suretle halının altına süpürdüler. Oysa insanlar, su misali olup; haddinden fazla dayatmaya ve sıkıştırılmaya gelmezler. Barajların patlaması ve her tarafı yakıp yıkması gibi; insan ve insan toplulukları da fazla sıkıştırılınca, telafisi imkânsız taşkınlıklara sebep olabilirler. Burada asıl kabahat, cemiyetimizin aydın geçinenlerindedir. Aydın geçinenlerimize dikkat ediniz; bugünkü 1982 anayasasını içlerine sindirebiliyorlar! Halbuki, 1982 anayasası 1961 anayasandan, o da 1921 anayasasından daha geridir. Yani gün geçtikçe artırılması gereken insan hak ve hürriyetleri, her anayasa yapılışta daha geriye gitmiştir. Demek oluyor ki, biz, kendi hâlimizde kaldığımızda, bu işlerin içinden salimen çıkabilmemizin imkân ve ihtimali gözükmüyor. Bundan dolayıdır ki, AB normlarını, kendimize hedef seçtik ve bunun mücadelesini vermekteyiz. Artık her kim, AB'den yana ise, bilmek lazımdır ki o, insan hak ve hürriyetlerinden yanadır. Ve her kim de statükonun üzerinde titremektedir o, kendi milletine karşı baskı ve dayatmadan yanadır.