Müctehit taslakları panayırı!

A -
A +

Ramazan münasebetiyle televizyonlarda arz-ı endam eden müctehit taslaklarını ibretle izliyoruz! Hemen hemen hepsinin ortak özelliği, mezhep tanımamaları ve hatta daha da ileri gidenleri, ne Eshab-ı kiramı tanıyor, ne Hülefa-i Raşidini ve ne de Hazret-i Peygamberi! Kuru akılları ile, her nasılsa belledikleri basit bir Arapça ile, direkt olarak Kur'an-ı kerimin ayetlerine kafalarına göre mana vermekte ve dolayısıyla her kafadan ayrı bir ses ve sesten ayrı türedi bir din ortaya çıkıyor. Programları yapan televizyon sunucularının tam arayıp da bulamadıkları bir ortam! Bizzat kendilerinin yanlışlarını ve birbirlerini nakzeden yanlışlıklarını sergileyerek, bunların gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlar ama; her malın bir müşterisi olması sebebiyle; bunları dinleyip de inanıp ve dolayısıyla dinden, imandan çıkan insan az değil! Hele; geçen gece Prof. titri taşıyan ve sözde Kur'an-ı kerim meali yazan bir tipin, kitabından okuduğu ayet mealinin yanlış olduğunu gazetecinin ortaya çıkarıp, muhatabına kabullendirmesi, hayati önemi haiz böylesine ciddi bir konunun, kimin ve kimlerin marifetiyle oyuncak haline getirildiğinin alenen resmidir. Sunucu; 'hocam (!), aynı konuda sen ve diğerleri; şu, şu ve şu ayrı şeyleri söylüyorsunuz; millet hanginize inanacak?' diye sorduğunda, aldığı cevap, insanın kanını donduruyor: 'Bu benim yorumum! Kabul edersiniz veya etmezsiniz; o sizin bileceğiniz iş!' Dikkat ederseniz; bu müctehit taslaklarının her birisi kendi yanlış yorumunu dillendiriyor ancak; o konu hakkındaki gerçek İslam âlimlerinin buyurduklarından tek satır bahsetmiyorlar! 1400 küsur senedir, geceli gündüzlü çalışarak, Yüce dinimizi ve onun esaslarını günümüze taşıyan ve yüz milyonlarca insanın dinini doğru öğrenip yaşamasına vesile olan binlerce İslam alimi ve onların on binlerce kitabı, bir kalemde siliniyor ve görmezlikten geliniyor! Halbuki, birazcık insani duyguları olsa, bir nebzecik insaf sahibi olsalar ve sahip olduklarını iddia ettikleri iman ve İslam'ı, evvel emirde o İslam alimlerine borçlular! Evet; ağızlarına almaktan yüksündükleri o İslam âlimleri olmasa idi, bugün belki de hiç birimiz İslamiyet'le şereflenemeyecektik. Cenab-ı Hakk onlardan razı olsun ve çalışmalarına bol bol karşılıklar versin! Bu arada; sunucu, bunlardan bir tanesine, iğne yaptırmanın orucu bozup bozmayacağını soruyor. Bozacağı cevabı karşısında sunucu, o kişinin amiri pozisyonunda olan başka bir Prof.'un kitabından bozmayacağını okuyor! Verilen cevap yine aynı: 'O, onun yorumu!' Sunucu, peki biz, hanginize göre amel edeceğiz diye sorduğunda ise; 'O kişi, kan aldırmayı bu konu ile karıştırmış, kan aldırmak orucu bozmaz' diye cevap veriyor. Sunucu; 'peki, kan aldırmak neye göre orucu bozmaz, Kur'an-ı kerimde böyle bir şey var mı?' diye soruyor. Beyefendi cevap veriyor: Kan aldırmak, yeni bir olgu! Enjektör yeni çıktı!.. Bu olayda vücuda herhangi bir gıda gitmediği için oruç bozulmaz!' Belli ki, bu kişi Prof. olmuş ama, bir ilmihal kitabı dahi okumamış veya Hazret-i Peygamberi tamamen dinin dışına itmiş! Zira, kan aldırmak, Hz. Peygamber zamanında olduğu gibi, bizzat kendileri de aldırıyor ve bunu ümmetine tavsiye ediyor. Hatta, ayın hangi günlerinde alınması gerektiğini bile vurguluyor. Tabii ki, orucu bozmaz, ama, bu beyefendinin yorumuna göre değil!.. En basit bir ilmihal konusunda bile, böylesine cahil kalması için bir insanın Prof. tahsili yapmasına gerek var mı bilmiyoruz! (Yarınki Cuma sohbetimizde bu konuya devam edeceğiz.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.