"Muhafazakâr demokrasi"

A -
A +

Muhafazakârlık ve demokrasi, bu iki kavram; bizim milletimizin yapısı ve karakteri ile, insan aklının bulduğu idare şeklinin en idealini ifade etmektedir. Muhafazakârlık, iddia edildiği gibi asla "tutuculuk" ve "gericilik" değildir. Siyasi süreçte bu durum, 'merkez sağ'ı temsil eder. Diğer bir ifade ile kitle partisidir. Liberal eksendeki bu partiler, gerçekte hamleci, medeniyetçi ve moderndir. Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın da vurguladığı üzere; "AK Parti'den önce siyasi hayata hakim partilerin iki karakteristiği vardır. Birinci kısım partiler, siyaseti sadece belli bir ideoloji temelinde yaparak siyasi parti olmaktan çok siyasi cemaat gibi davranıyorlardı. Bu partiler, kamu siyaseti temelinde bir yapılanma yerine katı ideoloji temelinde yapılanarak siyaseti radikalleştirmekteydiler. Diğer tür partiler ise, her türlü siyasi fikirden yoksun, sadece rant dağıtmaya ayarlanmış siyasi şirket görünümündeydiler..." "Millete rağmen" siyaset... Dikkat edilirse, belirtilen bu her iki yapılanmada millet; milletin kahir ekseriyeti ve onun ihtiyaç, özlem ve beklentileri yoktur. Dolayısıyla; adları, sanları ne olursa olsun ve bunların her birisi siyasi yelpazenin neresinde yer almış olurlarsa olsunlar, gerçekte "millete rağmen" kurulmuş ve "millete rağmen" siyaset yapmakta olan partilerdir! Hem hürriyet ve demokrasi olacak ve hem de "millete rağmen" icra-i faaliyette bulunulacak; böylesi mümkün mü demeyin. Bal gibi mümkün; zira, 50 senelik demokrasi sürecinde bize dayatılan ve yaşatılan, bu anlamsız halden başkası değildi. Bu da, demokratik kültürle ilgili bir hadisedir. Sorumluluğun büyük kısmı; tepedeki yönetim kadrolarındadır. "Tuzu kuru" denilen bu tabaka oynaşta ve ülkenin gelirlerini kendi; bir avuç yandaşına "peşkeş" çekmekle meşguldür. Milletin maddi ve manevi ihtiyaçları, özlem ve beklentileri ise, umurlarında değildir. Zaten, ekonomik yönden aç bırakılan milletin başını kaldırmaya takati olmadığı gibi; ekmekten başka talebi de olamaz! Adı, sanı ne olursa olsun; bu tür yönetimler en totaliter rejimlerden daha vicdansızdırlar. Daha ikiyüzlü ve daha acımasızdırlar. Eğitimsiz, işsiz ve güçsüz bırakılan bu insan yığınları üzerinden politika yaparken başvurulan en adi yol; onların inançlarını ve milli duygularını istismar etmek, kullanmaktır. Yani din üzerinden veya şovenist duygular üzerinden siyaset yapmaktır. İnsanı "ucuz bir meta" zannedip, onu kolayca kullanmanın en ilkel yolu ve metodu budur. Tarihin hemen her devrinde bu yola başvuranlar olmuş; çeşitli toplumlar böylece kullanılagelmiştir. Hem aç biilaç, hem cahil bırakacaksın; ardından da onu kullanmanın en adi istismarcılığını oynayacaksın! Totaliter rejimlerdeki hangi despot idareci, bu denli ikiyüzlü ve "mugalatacı" demokrat (!) siyasetçinin eline su dökebilir? Buradaki en kötü oyun; Başbakan'ın da belirttiği gibi; siyasetin radikalleşmesidir. Bu yolla toplum parçalara ayrılıyor ve bu ayrılan parçalar birbirlerine tokuşturularak; akıtılan kandan medet umuluyor! Bundan daha adi, soysuz ve zalim politika olabilir mi? 80 öncesinin Türk toplumunu şöyle bir göz önüne getirin ne demek istediğimiz kendiliğinden anlaşılacaktır! Eğer; merhum Özal gibi, vizyonu ve ufku açık bir lider gelmeyip mahut "4 eğilim"i birleştirmeseydi halimiz ne olacaktı?! Kavga ortamları gerilerde kaldı... Nitekim, o eğilimlerin; birbirleriyle en uzlaşmaz gözükenlerinin ne denli uyumlu koalisyon kurduklarını hep birlikte gördük. Çok şükür; o denli gerilim ve kavga ortamlarını gerilerde bıraktık. Bununla birlikte gerilim ve kavga isteyen yok mu? Elbette var ancak; bu kadar acı tecrübeden sonra; onların o basit oyunlarına prim verilmiyor, tuzağa düşülmüyor! Bütün mesele; zaman tünelinde kalan her çeşit "statükocu"yu ileriye baktırabilmek; mazinin köhne kavga ve kaygılarından uzak tutabilmektir. Bunun için de çağla bütünleşmekten, çağın değerleriyle hemhal olmaktan; kısaca çalışıp üretmek ve kalkınmaktan ve Atatürk'ün işaret ettiği "muasır medeniyet"te yerimizi bir an evvel almaktan başkaca çaremiz yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.