Türkiye'nin içinde bulunduğu durum; bütün bir milletin kaderini ilgilendiren çok önemli kararlara melce teşkil edeceğinden burada iktidar-muhalefet ikileminden bahsedilemez. Savaş gibi hayati öneme haiz bir konunun münakaşası yapılırken; iç politika hesapları, ucuz ve sahte kahramanlık gösterileri sergilenmez! Sorumlu muhalefetin gereği; dünya ne derse desin, ABD'nin bütün bunları duymazdan gelip savaş kararlılığı sergilemesi karşısında; 'Türkiye tarafsız kalsın!' demesi değildir. Üstelik bu deyişi; 'Türk askeri Kuzey Irak'a girsin ama; ABD askeri Türkiye topraklarında konuşlanmasın ve Türkiye'nin liman ve havaalanları yabancıların istifadesine verilmesin' şeklinde açıklıyor! Yani, Türkiye bir yandan ABD'ye karşı gelecek ve ABD bu savaşı Türkiye'siz; riskli bir şekilde yapacak; diğer yandan da Türk askerinin Kuzey Irak'a girmesine göz yumacak! Sanki Türkiye'nin böyle bir gücü var da, iktidar bunu engelliyor. Böyle bir durumda; ABD, (B) planını uygulayacağını ve bunun sonuçlarına da Türkiye'nin katlanması gerektiğini açıkça ifade ediyor! Türkiye'nin ayak sürümeleri ve barış girişimleri, ABD tarafından bile anlaşılıp; kendilerini tehdit eder konuma itmesine rağmen, bizim muhalefetimiz, bu durumu anlamamakta direniyor! AK Parti iktidarını savaş destekçisi olmakla suçluyor! El insaf!!! Türkiye'de başta askerler olmak üzere, iktidarı ve muhalefetiyle hiçbir kesim böyle bir savaşın arzulayıcısı ve destekçisi değildir ve olamaz. Ancak; muhtemel bir savaş; bizim isteğimizin aksine de olsa kapıda! Kapımızda cereyan edecek bu savaşın bizi etkilememesi düşünülebilir mi? Nitekim; birinci Körfez harekatındaki etkilenmelerimiz ve kayıplarımız ortada değil mi? Muhalefet ne istiyor? Aynı delikten iki kez mi ısırılalım? Herhangi bir savaşa neresinden ve ne miktarda dahil olursanız olun, elbette bunun riskleri; daha açık bir ifadeyle sıkıntı ve zararları olacaktır. Ama; burada görünen o ki, bitaraf kalacağımız böyle bir savaşın sonucunda; özellikle bizi çok yakından ilgilendiren konularda bertaraf olacağımızdır! Dolayısıyla burada; girip girmemenin; ne miktar girmenin ne getirip ne götüreceğine çok iyi bakmalıdır. 91'deki birinci harekat, bilindiği gibi yarım bırakılmıştı. Sadece Irak'ın Kuveyt'ten çıkarılması sağlanmış; Irak rejimine ve Saddam'a dokunulmamıştı. Böyle bir harekatın dışında kalmamıza rağmen, uğradığımız zararlar meydanda! Şimdi ise, ABD'nin bölgede en az iki sene kalmasından söz ediliyor. Bu süre zarfında oraya nizamat vereceği apaçık ortada iken; bu nizamatın Türkiye'nin aleyhinde olmayacağını kim iddia ve garanti edebilir?!.