Elbette demokrasilerde muhalefetsiz olmaz. Ama hangi muhalefet? Bizdeki muhalefet anlayışı, tek kelime ile "yıkıcı" olup, iktidarın her ak dediğine kara demeyi marifet bilir. Bununla yetinse, muhalefet görevini yapıyor dersiniz. Bizde hiç de öyle değil; muhalefet, tek parti devrinin dayatmalarına alıştığından, aynı alışkanlıklarını 2008 Türkiye'sinde de sürdürmek ister. CHP muhalefetinin tabiatında halka ve onun değerlerine karşı olmak vardır. Bundan dolayıdır ki, hiçbir zaman halk için politika üretmemiştir. Tek parti iktidarları döneminde alıştıkları üzere hep halka rağmen politika güderler. Dolayısıyla sandıkla iktidara gelmeyi düşünmezler. Daha açık ifadesiyle CHP, Türk halkının kendisini iktidara getirmeyeceğini pek iyi bilmektedir. Zira o treni kaçırdığını, 1950 senesinde, çok partili siyasi hayata geçmek mecburiyetinde bırakılınca anlamış ve pir anlamıştır. Öyle ki, CHP, demokratik usullerle asla iktidara getirilmeyeceğini bilir. Bu bilişi; ona, iktidarı başka yollarla ele geçirmeyi vehmettirmektedir. CHP zihniyeti, bir ilin hem CHP il başkanlığı görevini, hem belediye başkanlığını ve hem de valiliği aynı şahıs üzerinden yürütmeye alışmıştır. Onlara göre, halkın beklentileri, özlem ve talepleri olamaz. Bakınız, bugün bile CHP liderinden aynı zihniyeti paylaşan sokaktaki insanına kadar hemen hepsi darbecilerin yanında yer almaktadır. Bunun için savcının iddianamesini veya mahkeme kararlarını beklemelerine gerek görmezler. Hırsları, akıllarını öylesine örtmüş, gözlerini öylesine kör etmiştir ki, yargının icraatlarında hükümetin bir dahli olamayacağını ve olmadığını bilmelerine rağmen, bundan dolayı Başbakan'ı ve hükümeti karalamayı vazife edinirler. CHP, bu şekilde çağ dışı alışkanlıklarını bir an evvel bırakmalı ve halkın yanında yer almalıdır. İktidara sandıkla gelip gitmesini öğrenmelidir. Aksi halde, 2008 Türkiye'sinde darbecilerden daha komik duruma düşüyorlar...