Hemen belirtmeliyiz ki, bu bir kardeşlik projesidir. Bu ülkede hiç kimse; insan hak ve hürriyetlerinin kâmil manada olduğunu söyleyemez. Cumhuriyet kurulalı 86 yıl oldu. Bu 86 yıllık idareler boyunca, yapılanlar ve gelinen nokta ortadadır. Daha açık ifade ile söyleyelim: Benzemeye çalıştığımız AB ülkelerindeki demokrasi ve insan hak ve hürriyetleri ile bizim ülkemiz mukayese edilebilir mi? Bir husus var ki, asla göz ardı edilmeye gelmez; o da zulmün hiçbir zaman payidar olamayacağı gerçeğidir. Tarih boyunca, toplumları diri tutan ve uzunca yaşatan adalettir. Şu gerçeği kabul etmeliyiz ki; Türkiye'mizde idarede kantarın topuzu, ferde karşı devamlı suretle devlete doğru kaçmıştır. Bu denli yanlış işleyiş, devlet-millet kaynaşmasının yerini, devlet-millet gerginliğine terk etmiştir. Süregelen bu kavgada kurtuluşu devlet, milleti biraz daha sıkboğaz etmede aramış ve neticede bir yerde baraj patlamıştır. Gelip geçen onca hükümetler, devleti, hep milletin başının üstünde, Demokles'in kılıcı gibi tutmuş; milletin şu veya bu şekildeki her hak arayışında tepesine inmiştir! Baskıcı yönetimlerin yansımaları, Doğu ve Güneydoğuda daha katı ve zalimane olmasına karşın, ülkemizin diğer kesimlerindeki insanımız da bu denli olumsuzluklardan nasibini fazlasıyla almıştır. Hele, 60'lı senelerden başlayan ve her on senede bir başvurulan askerî yönetimlerle millet, iyiden iyiye çığırından çıkarılmıştır. Bunca baskının sonu nereye varır diye hiç hesap edilmemiştir. Milleti adam yerine koymayan bu devletçi anlayış, milletin ebediyen adam olamayacağını var saymış; ona göre davranmış! Millete rağmenci bu kötü gidiş, ilk defa tek parti dönemindeki CHP'nin içinde fark edilmiş ama, 1946'lara gelininceye kadar birden fazla partiye imkân verilmemiştir. Dolayısıyla kendi çalıp kendisi oynayan bir oyunda, zurnacıya peşrev sorulamamıştır! 'Dörtlü Takrir'le CHP'den ayrılan DP hareketi ve onun on yıllık iktidarı; milletin önündeki buzdağını, nefesiyle eritmek ameliyesinden başka bir şey değildi ve olamazdı. Buna bile tahammül edilmedi ve DP iktidarı, ihtilalle alaşağı edildi! Millete ve milletin iktidarlarına devamlı suretle gözdağı verildi. Bunca iktidarlardan, gelmekte olan tehlikeyi yalnızca Turgut Özal ve onun partisi ANAP gördü. Bir dizi tedbirler almaya çalıştı ama ömrü vefa etmedi. Ondan sonra gelen iktidarlar, Özal'dan ve yaptıklarından; daha açık ifadesi ile milletten intikam alırcasına statükodan yana icraatlarına devam ettiler. Ta ki, 2002 senesine gelindi. AK Parti ve iktidarları, özellikle bugünkü iktidarının yapmak istediği açılımı yazmaya devam edeceğiz...