Nihayet...

A -
A +

O; başarılarla dolu İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı görevinden alındığı gün; bahçede toplanan insan seline hitap ederken; 'Bu şarkı burada bitmeyecek!..' demişti. Ardından da; herkesin bildiği gibi hapishaneye girmişti! Hapishaneyi boylayan bu genç ve ümit vadeden adamın suçu; devlet yayınlarındaki bir kitaptaki bir şiiri Siirt ilimizde okumaktı! O günkü hukuk, biraz da zorlama bir yorumla onu cezaya çarptırmış; o da paşa paşa gidip bu cezayı cezaevinde yatarak çekmişti. Ceza, bununla bitse iyiydi. Aynı zorlama yorumlarla siyasetten men edilmek istenmişti. Bu durum, siyasi rakiplerinin de işine geldiğinden; onca Anayasa ve kanun değişikliklerinde, söz verilmesine ve partiler arasında karar alınmasına rağmen, bir türlü düzeltilmedi ve onun şahsında bu hukuk ayıbı ile yaşamaya devam ettik! Onu kendilerine rakip görenler, hukuk cinayeti adına 'imha' metodunu yeğlediler! Millet adına icra-i faaliyette bulunan bu zevatın unuttuğu veya bilerek göz ardı ettiği bir husus vardı; o da milletin ta kendisi idi! Oysa, bu asil millet kadirşinastı. Kendisine unutturulmak istenen bu hizmet adamını asla unutmadı ve ona sahip çıktı! Hem, öyle bir sahip çıktı ki, onu unutturmak isteyenleri; bir daha hatırlamamak üzere unuturcasına! Malum süreç; 3 Kasım seçimlerine parti genel başkanı olarak seçmen pusulalarına, partisini sembolize eden ismi yazılmasına rağmen; 'yasaklı' gerekçesiyle kendisi seçimlere sokulmuyor. Aynı 'yasaklı' ismin yazıldığı seçim pusulaları ile yapılan seçimde, partisi yüzde 35 dolayında oy alarak tek başına iktidara geliyor. Kaderin cilvesine bakın ki, siyasi yasaklılığına mesnet teşkil eden şiiri okuduğu Siirt ilinde seçimler yenileniyor. .. Ve; yiğit, düştüğü yerden kalkıyor! Tabii, bu arada, mevcut demokrasi ayıbını temizlemek de onun partisine nasip oluyor. O benim, ta çocukluk günlerimizden beri; ortaokul ve lise sıralarını birlikte paylaştığımız kadim dostum; hemşehrim.. Okul takımında birlikte top oynadık; ta o vakitlerde iyi bir münazaracı idi. Çok genç yaşta siyasete atıldı. Kısa zamanda, İstanbul gibi büyük bir şehrin il başkanlığı görevini liyakatle yürüttü. Teşkilatçılığa, ortaokul sıralarında girdiği Milli Türk Talebe Birliği'nde başlamıştı. Bundan dolayı, siyasette zorluk çekmediği gibi; çok başarılı oldu. Kendisinin tespitiyle; 'şiir gibi' bir seçim sonucuyla Parlamentoya girdi ve yarın veya öbür gün Başbakan olacak ve; bitmeyecek şarkı yeniden söylenmeye başlanacak!.. İşte; bizim ülkemizi; Saddam'ın ülkesinden ayıran yegane fark! Bu durum, demokrasinin erdemi ve zaferi değil de nedir?! Bu asil millet bu kadar yapabildi; gerçek demokrasi için de gerekeni sen yap sevgili Tayyip Erdoğan!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.