Nihayet; ama!..

A -
A +

TBMM, rekor bir katılımla tarihî bir karar aldı. İnsan hakları ve özgürlükler adına son derece sevinilecek bir durum. Tabiatıyla buranın Türkiye olduğunu unutmayalım. Zira, Türkiye'de en olmayacak işlerin olduğunu ve olması lazım gelenlerin ise, asla olamadıklarını görürsünüz bu ülkede. Ve bunlar öylesine sık tekrarlanır ki; gerçekte "delinin zoru!" işler, burada vakay-ı adiyeden addedilip geçilir. Türban, yahut baş örtüsü meselesi de, yıllarca içinden çıkılamayan "delinin zoru!" bir konu... Hak, hukuk; emekten yana solcu geçinenleri gördük. Hemen hepsi kurulmuş saat gibi aynı teraneyi dillendirerek; üniversitelerde kızların başörtülü eğitim görebilmesine imkân tanıyan anayasa değişikliği için hop oturup hop kalktılar. Bir süre daha, bu şekilde oturup kalkmaya devam edeceklerdir. Benim korkum o ki!.. Açık söyleyeyim; benim korkum Anayasa Mahkemesi'nin verebileceği ve 367 oy şartını çağrıştıran kararındandır! Milletimizin kahir ekseriyeti (yüzde 80'in üzerinde) böyle istiyor ve onları aynı oranda temsil eden TBMM'den böyle bir karar çıkıyor olması, mahut zihniyete karşı hiçbir şey ifade etmez! Çünkü, onlara göre bu millet hastadır; kendileri ise doktor. Doktorun hastasına ne istediğini sorması beklenemez. Zorla da olsa, hastaya ilaç içirilir! Sakın, hangi çağda yaşıyoruz? demokrasi bunun neresinde? milletin böylesine cahil addedilip aşağılandığı nerede görülmüştür? demeyin! Dedik ya; burası Türkiye'dir!.. Zaten, bize dışarıdan bakan ve tartışma konularımızı gözlemleyen kişi ve toplumlar; bize verdikleri kırık notta hâlâ ısrar ediyorlar. Aynı kırık notu; daha işin başında "delinin taşı kuyuya attığı!" günde vermişler ve günler geçtikçe değişen bir şey olmadığını, onlar da hayretle izlemektedirler! Yüksek Mahkeme de, bunların kanaatlerini paylaşır; laiklik zedeleniyor diye bu doğrultuda bir karar verirse; "lâ havle..." çekip yeni anayasayı beklemekten başka çare kalmamış olur. Görelim Mevlam neyler... Yeni anayasadan beklentilerimiz, evvel emirde bu Yüksek Mahkeme (Anayasa Mahkemesi) konusudur. Yetki ve sorumlulukları çok açık şekilde yeni anayasada yer almalı ve asla, yetkisini aşmasına müsaade edilmemelidir. Bakınız; biz 1960 ihtilalinden sonra bir anayasa yaptık, onunla ülkeyi idare edemedik. Bu anayasa bize bol geliyor dedik! 80 ihtilalinden sonra yeni bir anayasa yaptık; o da demokrasiye geçer geçmez dar gelmeye başladı! Yahu! Bu elbisenin bolunun da, darının da dışında, tam üzerimize oturanı yok mu? Olmayacak mı? Mahut zihniyete sorarsanız; hayırlı da olsa, bu iş AK Parti iktidarında ve onun marifetiyle yapıldığı için olmamalı! Doktor, kendileri ya; reçeteyi ancak onlar yazabilirler! Tam onların istediği şekilde bir anayasa da yapsanız; değil mi ki sizin elinizden çıktı, o anayasa onlara göre; tu-kakadır. Bekleyelim, görelim, bakalım Mevlam neyler? Neylerse güzel eyler!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.