Orta Doğu kan gölü

A -
A +

Filistin-İsrail meselesi barış sürecine girmişken, bu sürece ABD'nin eski Başkanı Clinton'ın samimi destek ve gayretleri sürüyordu. İsrail'de seçim öncesiydi; şimdiki İsrail Başbakanı Ariel Şaron muhalefet lideriydi. Eli kanlı Şaron, bundan 18 ay önce; El-Aksa Camii'nin 'harem' (gayr-i müslimlerin girişine yasak olan) bölgesine girince, kızılca kıyamet koptu ve o gün başlayan karşılıklı eylemler, yoğunlaşarak bu günlere geldi. Gözü kandan başka bir şey görmeyen Şaron'un iktidarında da, bu kanın duracağı yoktur! Çünkü; Şaron iktidara gelir gelmez, barış görüşmelerini kesti ve önceki anlaşma gereği, tanınması gereken Filistin Devleti tanınmadı. Burada İsrail'in niyeti açıktır: 1967'de işgal ettiği Arap topraklarından çıkmak istememekte; bu işgal yüzünden komşu ülkelere sığınan 2.5 milyon dolayındaki Filistinlinin anayurtlarına geri dönmelerine müsaade etmemekte ve başkent ilan ettiği Kudüs'te paylaşıma yaklaşmamaktadır. Bu şerefsizliğe zorlanan Yaser Arafat, böyle bir anlaşmaya razı olmayınca gözden çıkarıldı! İsrail bütün gücüyle Filistinlilere yüklendi.Tanklarla, mahalle aralarına girip, sivil yerleşim yerlerini yerle bir etti. Orduya ve ağır silahlara sahip olmayan Filistinlilerin elinde, intihar saldırılarından başka imkan ve yol bırakılmadı! En ağır ve en son teknolojik silahlarla, üzerlerine ölüm kusulan Filistinliler; ülkelerini müdafaa için canları pahasına bu yolu, yani intihar saldırısını seçtiler. Zaten onlara başka seçenek bırakılmadı. Gözü dönmüş caniler, içinde Türk subaylarının da bulunduğu (TİPH) Uluslararası Geçici Mevcudiyet'in devriye aracını durdurarak, içindekileri kurşun yağmuruna tutarak şehit ettiler. Saldırganlar, Filistin Polis Gücü üniformalıydı! Her iki taraftan da olabilecek bu saldırının amacı bellidir. Türkiye'yi de işin içine çekmek! İsrail açısından; Türkiye'yi yanına alıp Filistin'e yüklenmek, onları yalnızlığa ve belirtilen şerefsiz anlaşmaya zorlamak!.. Filistin açısından ise; Türkiye'yi aktif olarak meselenin çözümüne zorlamaktır! Halbuki, meselenin halli, ne tek başına Türkiye'nin, ne; her zamanki gibi toplanıp dağılan ve laftan başka bir şey üretemeyen Arap Birliği'nin ve ne de dünyadaki herhangi bir başka dış gücün elindedir. Mesele; tamamen ABD'ye endekslidir. Ancak ABD isterse bu barış temin edilebilir. Ama, maalesef; Yahudi endeksli yeni ABD yönetimi, Orta Doğu'da adil bir barış istememekte ve İsrail'i yanında yer almaktadır! Başkan Bush, ablukaya alınan ve göz hapsinde tutulan Arafat'ı, 'elinden geleni yapmamakla' suçluyor! Ve, bu durumu dünyaya ilan ediyor! Canını korumaktan aciz bir insanın elinden ne gelebilir? Demek oluyor ki, ABD de işi, tabii seyrine bıraktı; mümkün olduğunca kan akmasına göz yumacak ve akan kan, bölgeyi tehdit eder hale gelince müdahale edecek! Bosna'da olduğu gibi!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.