Türk milletinin bel kemiğini meydana getiren ortadirek sizlere ömür! Artık bu ülkede, çok zengin azınlık bir kesim ile, fukaralık ve hatta açlıkla pençeleşen milletin genel yekunu söz konusudur. Toplum hayatıyla alakalı olarak son derece tehlikeli olan bu durum, bunalımlara, psikolojik rahatsızlıklara, sosyal çalkantılara ve büyük buhranlara sebep olabilir! Zaten fakir olan insanın büyük beklentileri olmaz; ama, belirli bir yere gelen ve belirgin bir standart yakalayan insanın, bulunduğu yerden geri gitmesi, kazançlarını kaybetmesi kolay hazmedilebilir bir durum değildir. Vaktiyle enflasyonumuz vardı ancak; buna rağmen piyasalarda çarklar dönüyordu; adeta enflasyonla kalkınma modelini tatbik ediyor, bunda da başarılı oluyorduk. Nitekim, merhum Özal'ın dönemi böyleydi. O zaman da zamlar oluyordu. Fakat, milletin bu zamları karşılayacak gücü de vardı. Şimdi ise, memleketin üzerine samyeli estirircesine kâbus çöktürdüler. Milleti canından bezdiren zamları, sağanak yağmur misali yağdırıyorlar; millette ise, bu zamları karşılayabilecek güç ve takat bırakmadıkları gibi, beş parasız bırakıp açlığa mahkûm ettiler. Son 8 ayda evlerde kullanılan tüpgaza yüzde 130, otogaza yüzde 150, elektriğe yüzde 77, benzine yüzde 91, telefona yüzde 46 oranında zam yapıldı. İğneden ipliğe her şeye yapılan ve bazıları yüzde 150 oranını geçen zamlara karşılık; bunları ödeyecek insan kesimlerinin gelirleri ise sıfırlandı! Evet; yanlış okumadınız sıfırlandı! Çünkü; ortadireği meydana getiren esnaf kesimi siftahsız dükkan kapatıyor ve hazırdan yiyor. Dar ve sabit gelirli işçi kesiminin çoğu işten çıkartılıp sokağa itildi. Emeklinin durumu zaten içler acısı! Memur, açlık sınırının altında bir maaşla çalışıyor. Büyük müesseseler (holdingler), yüzde 50 oranında işçi çıkartıp, kalanların da maaşlarında yüzde 50 oranında tensikat yapıldı. Ekonominin hali malum; firmalar ayakta kalabilmek için, bu çeşit tedbirleri almak zorunda kaldılar. Aç, perişan ve her şeyden önemlisi Türk insanı umutsuz bırakılmıştır. Umutsuzluğun yegane müsebbibi 'güven' vermeyen siyasi iradedir. Hatta, bu siyasi irade yanlış uygulamaları yüzünden, milleti sindirmiş ve sermayeyi ürkütüp kaçırtmıştır. Milleti zenginlik sınırından fukaralığa iten ve açlığa mahkûm eden mevcut siyasi irade, ağzıyla kuş tutsa, millete beklediği güveni artık veremez! Çünkü; dün evine rahatlıkla et alabilen insanımız bugün, ekmek alabilmenin derdinde! Başbakanlığın bahçe demirlerine kendisini zincirle bağlayan ve 'açım!' diye bağıran adamın sesine kulak vermeli! Şimdilik münferit görülen bu gibi olaylar, yayılma istidadındadır ve korkarız o vakit, önünün alınması çok geç olabilir! Hükümet, ana krizle#den birincisinin patlak verdiği Kasım 2000'den beri laf üretiyor, boş vaatlerle umut dağıtıyor ve sabır diliyor! Gelinen nokta itibariyle; zamlar birbirini takip ediyor ve piyasaların açılması, reel sektörün iyileştirilmesi, faizlerin düşürülmesi ve dövizin makul seviyede tutulabilmesi için, yapılan bütün gayretler ve alınan bütün tedbirler bir sonuç vermiyor. Hükümet ise, hâlâ lafla aç karın doyurma peşinde!