Geçen hafta, öğretim görevlisi olarak bulunduğum İstanbul Aydın Üniversite'sinde; 'İstiklal Marşımızın kabulünün 92. yılı' münasebetiyle düzenlenen toplantıya davet edildik. Konuşmacılardan birisi de, TBMM'de birlikte görev yaptığım kadim dostum Prof. Dr. Necat Birinci idi.
Necat Birinci Hocam konuşmasında; milletlerin ortak metinlerine vurgu yaparak; toplum hayatımızın âdeta olmazsa olmazını dillendirdi ve bugün; toplum olarak içine sürüklendiğimiz buhranın gerçek sebebini çeşitli misallerle pek güzel izah etti.
İnsan toplulukları sahip oldukları ortak kültürel metinler sayesinde millet olurlar. Milletlerin insan kalabalığından; daha açık ifadesiyle başıboş insan yığınlarından farkı; sahip oldukları kültürel değerlerin kendilerini bir şuur etrafında birleştirmiş olmasıdır. Bu da, ancak ortak metinlerin paylaşılması ile mümkündür.
Bizi biz kılan ortak metinler hangileridir diye sorarsanız; Sarayevo'da karşılaştığım bir olayı, ibret nazarlarınıza sunmak isterim...
Ayet isimli Arnavut dostum, beni yaşlı bir Boşnak'ın evine götürdü. Evde; oğlunun Suudi Arabistan'dan getirdiği, üniversite öğrencisi genç Arap misafiri de vardı. Osmanlı coğrafyasının Türk, Arap, Boşnak ve Arnavut fertleri olarak bir araya gelmiştik. Yaşlı Boşnak; İstanbul'dan gelen beni imtihan etmek için kütüphanesinden bir kitap getirip önüme koydu ve okumamı istedi. Baktım; kitap, Mızraklı İlm-i Hal'di ve Osmanlıca idi. Vaktiyle bütün Osmanlı coğrafyasında başucu kitabı idi ve minarelerin yükseldiği her camiide bulunurdu. Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Abaza, Arnavut, Boşnak, Gürcü, Laz, Acara, Tatar vb. tüm İslami unsurlar; birbirlerinin lisanlarını bilmemelerine rağmen; her birisi bu kitabı okuyup anlarlardı.
Kitabı okuyup imtihanı kazandım ama; bundan da önemlisi orada bulunan ve birbirlerinin lisanını bilmeyen herkes, okunan kitabı anlamıştı. Ecdadımızın bu büyüklüğü ve insanları birleştiriciliği karşısında iliklerime kadar titremiştim...
Nesillerimizi ortak metinlerimizle yoğurup yetiştirmeli ve istikbalde; mesleği ve meşrebi ne olursa olsun herkes bu ortak paydalarda buluşmalıdır.
Ortak metinlerimizin başında kutsal kitabımız Kur'an-ı kerim gelmekte ve onu İlmihal kitapları, Mevlid, Mesnevi, Ahmediyye, Muhammediyye, Gülistan, Bostan, İstiklal Marşı, Yunus Emre, Nasreddin Hoca vb. gibi eser ve kişiler takip etmektedir.
Esefle belirtelim ki; son bir asırdır nesillerimiz, ortak metinlerimizden habersiz olarak yetişiyor. Bu müddet zarfında; öyle kahrolası zamanlar oldu ki; milletimizin ortak metinleri, millî birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozan unsurlar olarak telakki edilip üzerlerine kezzapla gidildi.
Bu yüzden, istikbalin tarihçisi geçen asrı; 'fetret devri' ve o asrın nesillerini de 'kayıp nesiller' olarak yazacaktır!
Neyse ki, tam bir asır sonra, nehir, yeniden yatağını buluyor ve milletimiz yeniden ortak değerleri ile buluşup kaynaşmaya başlıyor!