Özal, gönlümüzdeki ateş...

A -
A +

Senelerin çok çabuk, su gibi akıp gitmesi Kıyamet alametlerindendir. Daha dün gibiydi, ama takvimler hiç de öyle söylemiyor. Özal'ın vefatının üzerinden koca 14 yıl geçmiş. Merhum Turgut Özal, ne sağlığında ve ne de vefatından sonra anlaşılabilmiştir. Kendi partilileri ve hatta aile efradından birçoğu bile Özal'ı anlayabilmiş değildi. Nitekim bunların başında şimdiki Meclis Başkanı Sayın Bülent Arınç ve vaktiyle onun gibi düşünenler gelmekteydi. Bakınız, bugün sayın Arınç ne diyor; "... Özal, çağ atlayan Türkiye öneriyordu. Bazıları ise, köhnemiş sistemin değişmesine itiraz ediyordu. O bize sivil olmayı, sivil zihniyetli olmayı öğretti..." Klasik devlet anlayışı, klasik statükoculuk ve yeniliğe olan korku başıma geldiğinde itiraf etmeliyim ki, rahmetli Özal'a yapılan haksızlıkları birçok kez hatırladım ve ne kadar yanlış yapıldığını anladım. O yüzden bugün onu çok daha iyi anlıyorum ve diyorum ki, Özal'a hepimizin başta ben olmak üzere, bir özür borcumuz var. Onu anlamayarak, yeniliklerine destek vermediğimiz için değil, sadece onun yeniliklerine üstüne üstlük engel olmaya çalıştığımız için. Ben kendi adıma, sizlerin huzurunda bu özrümü bütün içtenliğimle sunuyorum..." Sayın Arınç bu şekilde özür diliyor ancak, yine kendi ifadesiyle; ".... Özal'a karşı çıkmayı imanın şartlarından biri sayarlardı adeta.. Ne acıdır ki, onların bir kısmı hâlâ aynı misyonu sürdürmeye devam ediyorlar..." Özal'dan önce ve Özal'dan sonra Globalleşen dünyamızın bu günkü halinden de ibret alamıyanlara söylenebilecek fazla söz olmasa gerektir. Ve, yine bakınız; bugün PKK'dan ve Kuzey Irak'tan neler çekmekteyiz. Bütün bunlar Özal'ı dinlemeyişimiz yüzünden başımıza geliyor. O günlerde, Özal'ın Irak'a girelim isteğine direnenler, onu neredeyse Kürtçülükle itham ediyorlardı. Demokrasi tarihimizde Özal, bir milattı. Özal'dan önce, sistemimizin sadece adı demokrasi idi. Özal, hem demokrasiyi tattırdı ve hem de Türkiye'nin sınırlarını açarak, Türk insanına dünyada olup biteni görme ve değerlendirme imkanı verdi. Bundan dolayıdır ki, demokrasi tarihimizi Özal'dan önce ve Özal'dan sonra diye ikiye ayırmamız icabeder. Özal öncesi Türkiye'miz kelimenin tam anlamıyla büyükçe bir köy, Türk toplumu ise, tam bir köylü hüviyetinde idi. Üstelik öyle bir köy ve köylü ki, şehirle ve şehir halklarıyla hiçbir irtibatları yok! Özal'dan önce, Türk toplumunda zenginler bile ibtidai (ilkel) bir hayat yaşıyorlardı. Telefon lükstü; evinizde ve işyerinizde telefonunuz olsa bile, ahizesini kaldırdığınızda düdük sesini duymanız için dakikalarca beklemeniz gerekirdi. Cep telefonu ise, uzaylıların kullandığı bir araçtı! Özal'dan önce, cam şişe ve kavanozlar çok kıymetli metalardı ve boşları itina ile muhafaza edilirdi. Özal'dan sonra ise, "pet"le tanıştık; bir kere kullanmadan sonra, cam şişe ve kavanozlarla birlikte ayrı bir çöp bidonuna atılıyorlar. Özal'dan önce, cebinizde 10 ABD doları veya başka bir ülkenin parası olsa yanınızda uyuşturucu taşıyorsunuz gibi çekinirdiniz. Kısaca Özal'dan önce, dünyada üretilen hiçbir modern araç-gereç ve vasıtanın varlığından haberdar değildik ki, hayatımıza girebilsin. Şahsi değerlendirmeme göre; Özal'dan önce idrakimizde sadece siyahla beyaz diye iki renk vardı, çoğu zaman da, idraklerimize giydirilen deli gömlekleri sayesinde bu renklerin yerlerini bile karıştırırdık! Dünya ile kucaklaşabildik Oysa Özal'dan sonra, namütenahi renkler olduğunu farkettik ve o sayede, içeride birbirimizle ve dışarıda bütün dünya ile kucaklaşabildik. Dün akşamki Çerçeve'den Yansımalar programında işadamı Dr. Zeynel Abidin Erdem açıkladı: "Özal'ın hedefi Türk Birliği'ni kurmaktı. Tam netice alacağı sırada öldürüldü!" Her fani ölümü tadıyor. Mühim olan, kişinin ne gaye ile yaşadığıdır. Büyük insanlar büyük gayeler uğrunda ölür ya da öldürülürler. Ne mutlu Özal'a ki, aziz naaşı milyonların omuzlarında, "sivil, demokrat ve dindar cumhurbaşkanı" olarak uğurlanıyordu. Bugün aynı cumhurbaşkanının arayışı içinde isek, hep merhum Özal'ın açtığı yol sayesinde değil midir? Nur içinde yatsın...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.