Merhum Özal, aramızdan ayrılalı koca 8 yıl geçti. Zaman olarak, daha dün gibi; ancak, Özal'sız senelerde millete çektirilenler bu süreyi, ıstıraplı ve sıkıntılı zaman olarak uzattıkça uzattı! Şairin belirttiği üzere: 'Nice şaşaalı, mutantan, sevinçli ve mutlu seneler, bir gün gibi çabucak geçiverdi. Nice ıstıraplı, elem dolu ve sıkıntılı günler de, seneler misali uzun sürdü; ancak, onlar da geçti. Gün gibi geçen seneler, seneler misali geçen günlerden geriye hiçbir şey kalmadı. Hayatın acı, tatlı anılarla dolu her anının hayal olduğu bir kere daha anlaşıldı...' Özal'lı yıllar gibi, onsuz geçen 8 sene de geride kaldı. Bugün, milletçe ona özlem duyuyor ve onun önümüzde açtığı ufukların hayaliyle yanıp tutuşuyoruz. Zira, bu millet, demokrasinin nimetleri ile ilk kez Özal döneminde ve Özal sayesinde tanışabilmişti. Özal'a kadar, demokrasiyi yalnızca 4 veya 5 senede bir milletin önüne konan sandıktan ibaret sanıyorduk. O sandıkta da hangi dalaverelerin döndürüldüğü ve sandığın milletten ne denli uzaklaştırıldığı herkesin malumu idi. Özal, fikir ve ifade hürriyeti, inanç ve vicdan hürriyeti ve teşebbüs hürriyeti diyerek, Türk toplumunu ilk defa gerçek liberalizmle yüz yüze getirdi. Hayatı pahasına, kısmen örneklerini de verdi. Türk müteşebbisinin elinden tutarak dünyanın dört bir yanına götürdü; oralarla iş ve ticaret bağlantıları kurdurarak, Türkiye'nin kabuğunu kırıp dış dünyaya entegre etti. Her şeyden önemlisi, Türk insanının ayağındaki, gönlündeki ve kafasındaki prangaları kırdı. Ona kişilik ve kimlik kazandırdı. Onun ölümüyle, hemen her sahada Özal'dan intikam alındı! Özellikle eyyamcı ve sığ politikacılar, Özal'dan önceki baskıcı yöntem ve yönetimlere özlem duydu. Halbuki, ok yaydan çıkmıştı bir kere! Dünya üzerinde Komünist Sovyet Bloku bile yıkılmış, hürriyete doğru koşuyordu. Hürriyet aşığı Türk milletini daha ne kadar oyalayabileceklerdi? Üstelik, Özal'la birlikte hürriyetlerin tadına varılmıştı. Buradan geriyi gidişin imkanı yoktu; olsa olsa, daha da ileriye doğru atılacak adımlar biraz geciktirilebilirdi. Nitekim öyle de oldu! Bugün, içine düşülen krizden bile, Özal'ın söylediklerine dönerek çıkmaya çalışıyoruz. Ekonomiyi kurtarıcı olarak ABD'den getirttiğimiz Kemal Derviş'in söyleyip, yapılmasını istediği yapısal değişikliklerin hemen hepsi; Özal'ın yapmak istediği ve onun ölümüyle yarıda kalan uygulamalar değil mi? Ondan sonra iş başına gelenler, bütün bunları yalnızca 8 sene geciktirebildiler; olan, milletin 8 senesine oldu! Kayıp, upuzun 8 sene!.. Özal'dan önce, dışımızdaki dünyadan kaçarak yaşabileceğimizi zannettik! Bunun böyle olmadığını Özal'la birlikte gördük. Onun açtığı yoldan devam edersek ileriye, geçen bu 8 sene gibi, o yola aykırı gittiğimizde ise, batağa saplanacağımızı da onsuz gördük! Nur içinde yat Tonton Amca!