Başbakan Tayyip Erdoğan'ın özür dileyen bu onurlu çıkışını Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu; Ermeni diasporası ağzıyla konuşmak ve milletin arasında kin ve nefret tohumları ekmek olarak nitelendirdi. Kılıçdaroğlu'nun bu yaklaşımını başta Dersimliler olmak üzere, aklı başında olan herkes yadırgadı ve doğrusu herkese pes dedirtti. Aradan 24 saat geçmeden, aynı Kılıçdaroğlu; Başbakan'ın özür dilemesi yetmez; malları müsadere edilen Dersimlilere bu malları iade edilmeli diyor! Görüyorsunuz değil mi sevgili okuyucularım, evlere şenlik bir ana muhalefet partisi genel başkanımız var. Millet can derdinde iken o, mal derdinde! Başbakan'ın özrü, Ermeni diasporası ağzı ise; mal sevdasına düşen Kılıçdaroğlu'nun ağzı, ne ağzı acaba?!. 1930'lu 40'lı yıllarda dünyada faşizan rejimler egemendi. Türkiye de, bundan fazlasıyla nasibini aldı. Ailelerinden zorla alınıp (bu ailelerin bir kısmı öldürülüp diğer bir kısmı sürgün edilmiştir) subay evlerine verilen Dersimli kız çocuklarının dramı; bu kişilerle beraber gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Hangi devlet olursa olsun; şu veya bu sebeple bir devlet kendi halkına karşı bir suç işlemişse ve hele de bu suç yüz karası halleri içeriyorsa; o devlet , kendi halkından bir değil binlerce özür dilemeli ve kendisini affettirmelidir. Aksi halde; o devlette dirliği düzeni sağlayamaz ve o halkı asla mutlu kılamazsınız. Zira, o halk kendisini dışlanmış hissediyor. Buna sebebiyet veren devlettir; zira halkı ve halkları ötekileştiren ve envai çeşit zulümlere reva gören bizzat devletin kendisidir. Kendisini affettirmek ve halklar arasında kardeşliği yeniden tesis etmek için; böyle bir devlet özür dilemeyecek de kim dileyecek?!. Başbakan Tayyip Erdoğan, ülkenin birliği ve halklar arasında kardeşliği tesis amacıyla çok önemli bir ilke imza attı Darısı diğerlerinin başına! Diğerleri derken, şimdilik; bu açılanın "Pandora'nın Kutusu" olduğunu belirtmekte fayda var!