Pes dedirten yaklaşımlar -1-

A -
A +
Gezi Parkı bahane edilerek sürdürülen eylemler, turnusol kâğıdı misali toplumun ciğerlerini, tüm açıklığı ile gözler önüne serdi. Arenada yer alan herkes; kendi meşrep ve cibilliyetinin gereğini yaptı ve yapmaya da devam ediyor...
Tekrar tekrar belirtelim ki, bizim hükümete ve hükümet politikalarına karşı sürdürülen tenkit ve tepkilere en ufak bir itirazımız olamaz. Yeter ki, yapılanlar hukuk dairesinde ve demokrasi çerçevesinde icra edilsin. Bu tür tenkit ve tepkiler; demokrasinin olmazsa olmazıdır ve iktidar için hem kamçı ve hem de ikaz mahiyeti taşır.
Seçimlerden çıkalı henüz iki sene olmuşken; hadi seçime gidelim; seçimden başka bu işi paklayacak yoktur; teraneleri, niyetin bozuk olduğunu bütün çıplaklığı ile haykırıyor. İktidar, dört yıllığına milletten yetki almıştır; iki senesi dolmadan seçim istemek; senin partin kazanıncaya kadar seçimleri yenileyelim demektir. Bu denli boş, beleş ve beyhude hayallerin peşinde koşacak insanlar her daim vardır ama, bunlar hiçbir zaman dikkate alınmazlar. Bunlara dikkat edin; seçimin hemen ertesi günü seçim isteyen ucube tiplerdir!
Özellikle; mahut kesim tarafından gözden kaçırılmak istenen bir husus var. Bunlar, şeytanın ağababaları olup; her şeyi en ince teferruatına kadar bilmelerine rağmen bilmezlikten gelerek saf ayaklarına yatıyorlar. Ve, "ne var ki bunda; bunlar doksanlar kuşağı; masumane bir eylem gerçekleştirdiler; bunu niye en ağır şekilde ve ölümlere vardıracak biçimde sindirmeye kalktınız?!" diyerek; madalyonun yalnızca bir yüzünü göstermektedirler. Sanki, madalyonun bu yüzü ile derdi olan varmış gibi; kafa ütülemeye ısrarla devam ediyorlar.
Gezi Parkı eylemi bahane edilerek; bu ülkede âdeta bir kalkışma yaşandığının üstünü de yine ısrarla örtmeye çalışıyorlar! Bakınız; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ne diyor? "... O sürelerde bütün kritik altyapımıza saldırı yapıldı. Vahim sonuçlar doğuracak, bütün ülkeyi elektriksiz bırakacak, bütün ülkenin finansal sistemini çökertecek, güvenlik altyapısını çökertecek, polisi kilitleyecek saldırılar yapıldı. Bütün bunların mücadelesi yapıldı. Bu işten herkes fırsat kolluyor. Aman Türkiye'de bir olay çıksın da... Nasıl zayıflatırız... Nasıl diz çöktürürüz?!..." 
Ciddiyetiyle temayüz etmiş bakan Binali Yıldırım böyle diyor. Bütün bunlar iktidarın uydurmaları... Yok, faiz lobisi imiş, iç ve dış mihraklar imiş... Kalkışma imiş.. Kardeşi kardeşe düşürmekmiş... Bütün bunlar safsata; bunlara inanmayın diyen kesim ise, bakın ne diyor? "Başbakan istifa!" Bunu, kime dedirtiyorlar biliyor musunuz sevgili okuyucularım? Kendisini müftü eşi olarak tanıtan ve beş vakit namaz kıldığını söyleyen, örtülü (!) bir kadına söyletiyorlar. En büyük (!) gazetemizde köşe yazarlığı yapan birisi, sosyal medyada bunu servis ediyor...
Sonradan anlaşıldı ki, bu kadın; bir bar işletmecisi ve CHP'li bir ilçe başkanının hanımı! Yakalanıp ifadeye çağırıldığında ise yaptığı savunma; "Şaka yaptık" şeklinde idi. Yayını ise kendisinden habersiz 10 yaşındaki yeğeni tarafından yapılmıştı... Bu iddia da, yaptıkları tüm eylemleri ve bizzat kendileriyle beraber birer şaka mıydı acaba?!.
Gazetesi, gazetecisi, barmeni, partisi ve partilisi ile tüm bu "çapulcular"ın bugüne kadar yorganları hep kalındı! Görüldüğü üzere; bundan böyle yorganlar hep çekilmiş olacak! Ve; tüm âlem onlara bakıp da ibret alacak!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.