Başarının, mutluluğun ve tüm güzelliklerin aslı sevgidir, muhabbettir. Hem dünyada ve hem de ahirette kişi, sevdiği ile beraberdir. Yani, dünyada kimi seviyorsa ahirette de onunla olunacaktır. Şu halde kimi yahut kimleri sevip sevmeyeceğimiz çok önemlidir. Bundan dolayı da; kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir, demişlerdir. Ahlak elbette ki bulaşıcıdır. İyisiyle de kötüsüyle de... Ancak kötünün buluşma ve yayılma sürati, iyininkinden çok daha fazladır. Nitekim 'kişinin dini arkadaşının dini gibidir' sözü, önemli bir hakikati ifade etmektedir. İnsanoğlunun ilk eğitim kurumu aile ocağıdır. Sevgi hâlesi anne şefkatiyle yoğrulan çocuğun kalbine Allah c.c. ve Peygamber aleyhisselam sevgisi aşılanır. Anne-babalar insanoğlunun ilk irşad edicileri, yol göstericileridir. Yine bundan dolayıdır ki, 'Cennet, (şefkat ve merhamet timsali) annelerin ayağının altındadır' buyurulmuştur. Sevgi, muhabbet seviyorum demekle olmaz. Sevginin belirtileri, yansımaları olur. Her şeyden önce sevgi, itaati gerektirir. Hatta sevgi itaattir. Seven, sevdiğinin divanesi olup, onun her istediğine amadedir. İsteklerini zevkle, şevkle yerine getirir. Onu hoşnud etmek için âdeta çırpınır. Sevginin kaynağı Cenab-ı Hakk'ın muhabbet sıfatıdır. Yaradılışın gayesi de, Cenab-ı Hakk'ın rızasına, sevgisine kavuşmaktır. Bir kişiye; Allah c.c. senden razı olsun demek, ona yapılabilecek en büyük dua ve iyiliktir. Kişi, merakla sorar; acaba Rabbim benden razı mı, beni seviyor mu? Yahut, ne kadar seviyor? Bu sualin cevabı, kendi içindedir. Sen, Rabbinin emirlerini ne kadar üstün tutup onlara ne denli hürmet ediyorsan ve sen; Rabbini ne kadar sevip, o sevgiyi gerçek sevgiye yani itaate döndürüyorsan, o kadar!.. Başkasına sormaya gerek yok; kişi kendine bakıp bunları pekâlâ cevaplayabilir. Bir de bazı gafillerin; sen benim işime değil, kalbime bak; kalbim temiz! demelerinin hiçbir kıymeti yoktur. Zira, her kaptan ve kalpten içindeki sızar!